İDDET SÜRESİ NEDİR?

İddet Süresi Hesaplama Nasıl Yapılır

 

İddet süresi, kanundaki adıyla bekleme süresi; mevcut evlilik birliğinin sona ermesinden itibaren kadının yeni bir evlilik yapabilmesi için geçmesi gereken yasal süreyi ifade eder. İddet süresine uymama, kesin olmayan evlenme engellerinden bir tanesidir. Bu süre sona ermeden veya çeşitli istisnalar vuku bulmadan kadının yeniden evlenebilmesi mümkün olmayacaktır. Bu bekleme süresinin amacı, kadının önceki evliliğinden hamile olup olmadığının anlaşılması ve böylelikle nesebin karışmasına engel olunmasıdır. Bu yazımızda iddet süresi ve bağlantılı konular üzerinde duracağız. Konu hakkında yazımızda cevabını bulamadığınız sorularınızı sayfanın en altındaki forumu doldurarak bizlere sorabilirsiniz.

İddet Nedir?

Aslına bakacak olursanız,  iddet süresi ifadesi, hatalı bir kullanımdır. Çünkü iddet kelimesi de süre manasına gelmektedir. Dolayısıyla kanunun kullanmış olduğu bekleme süresi ifadesinin; iddet süresi, iddet müddeti gibi ifadelere nazaran çok daha yerinde olduğu aşikardır. Fakat bu hatalı kullanım halk arasında daha çok kullanılmakta ve yerleşmiş bir kalıp ifade oluşturmaktadır. Bu sebeple biz de bu kullanımı yazımızda sürdürmeye devam edeceğiz.

İddet Müddeti Nedir?

İddet süresi, Türk Hukukunda; Türk Medeni Kanununun 132. maddesinde Kadın İçin Bekleme Süresi başlığı adı altında kendine düzenleme alanı bulmuştur. Bu düzenlemeye göre kadın, evlilik bittikten sonra bunun üzerinden 300 gün geçmedikçe yeniden evlenemeyecektir. Doğumla birlikte 300 günün dolması beklenmeksizin süre sona erecektir. Çocuğun ölü doğması veya kadının düşük yapması da doğum olarak değerlendirilecektir. Kadının hamile olmadığının tespiti veya boşanan eşlerin tekrardan evlenmek istemeleri gibi durumlarda, mahkeme kararı ile  iddet süresi kaldırılabilecektir.

İddet Süresi Hesaplama Nasıl Yapılır?

Bekleme süresinin 300 gün olduğunu belirtmiştik. Peki bu süre neden 300 gündür? Bu süre sınırı ortaya konulurken bir doğum için geçirilebilecek maksimum gebelik süresi esas alınmıştır. Peki bu süre ne zaman işlemeye başlayacaktır? Bu sorunun cevabı duruma göre değişkenlik göstermektedir. Ama cevabı teke indirgemek istersek buna evlilik birliğinin sona ermesinin kesinleştiği tarih diyebiliriz.

Evlilik birliğinin son bulması; evliliğin iptali, ölüm, boşanma gibi durumlarda gündeme gelebilecektir. Gaiplik kararı verilen eşe dair nasıl bir duruş sergileneceği ise Türk Medeni Kanununda belirtilmemiştir. Görüldüğü üzere evlilik birliği ölümle ya da mahkeme kararıyla sona erebilecektir. Yapılan hesap da buna bağlı olarak değişkenlik gösterecektir. Şöyle iki grup halinde ifade etmek gerekirse:

1) Kocası Ölen Kadının İddet Süresi Nasıl Hesaplanır?

Ölüm kesin bir olay olduğu için kesinleşmesi için herhangi bir süre beklenmez. Tıbbi olarak ölüm gün ve saati ortaya konulduğu gibi iddet süresi işlemeye başlayacaktır. Ölüm karinesi de ölüm ile aynı sonucu doğurmaktadır. Bu sebeple kocası hakkında ölüm karinesi dolayısıyla ölüm kaydı şerhi nüfus kütüğüne işlenen kadının bekleme süresi karineye esas olayın meydana geldiği tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır.

Gaiplik durumunda ise olay biraz farklıdır. Burada ölüm ve ölüm karinesinden farklı olarak evlilik birliği anında sona ermemektedir. Kadının bu yönde bir talepte bulunması ve hakimin de evliliğin feshine karar vermiş olması gerekir. Burada süre fesih karar tarihinden itibaren işlemeye başlayacaktır. Fakat gaiplik kararı verilebilmesi için geçmesi gereken süreler çok uzun olduğu için iddet süresi, aslında burada pek de bir anlam ifade etmemektedir.

2)Boşanan Kadının İddet Süresi Nasıl Hesaplanır?

300 günlük iddet süresinin işlemeye başlayabilmesi için evlilik birliğini sona erdiren mahkeme kararının kesinleşmesi gerekmektedir. Burada da boşanma, evliliğin butlanı, evliliğin iptali gibi durumlar gündeme gelebilecektir. Mahkeme kararının kesinleşmesi nasıl olacaktır peki? Burada iki olasılık gündeme gelebilir. Öncelikle yerel mahkemenin vermiş olduğu karara karşı taraflar kanun yolu hakkından feragat edebilirler veya süresi içerisinde istinaf mahkemesine başvurmamış olabilirler. Bu durumda süresi sonunda veya feragat tarihi itibariyle mahkeme kararı kesinleşmiş olacaktır.

İkinci bir ihtimal olarak taraflar yerel mahkemenin ilamını üst mahkemelere taşıyabilirler. Bu durumda kesinleşme tarihi üst mahkemelerde verilecek karara göre şekillenecektir. İşte 300 günlük iddet süresi de bu kesinleşme tarihlerine göre işlemeye başlayacaktır.

Kadının İddet Süresi Ne kadardır?

Bu süre 300 günle sınırlıdır. Eski Medeni Kanun döneminde çeşitli hallerin varlığında bu süre hakimin takdirinde olarak kısaltılabiliyordu. Mevcut kanun dönemindeyse çeşitli hallerin varlığı durumunda, hakimin takdir yetkisi olmaksızın bu süre tamamen ortadan kaldırılacaktır. Bunun dışında kadının 300 günlük iddet müddeti kısaltılamaz ve uzatılamaz.

Erkeğin İddet Süresi Var Mıdır?

Bu sorunun cevabı hayır şeklinde olacaktır. Türk Medeni Kanunu, bekleme süresini yalnızca kadın cinsiyeti için belirlemiştir. Zaten bu sürenin erkekler için de belirlenmesi kanun maddesinin ruhu bakımından yerinde olmayacaktır. Zira kanun maddesinin amacı doğum ile birlikte çocuğun nesebinin belirli olabilmesidir. Doğurganlık da insanlarda yalnızca kadın cinsiyetine has bir durumdur. Bu bakımdan, erkeğe bir iddet süresi belirlenmemiş olması gayet yerinde olmuştur.

Bununla birlikte iddet süresinin hukukumuzda ortaya çıkışı, İslam Hukukuna dayanmaktadır. Zira İslam Hukukuna göre kocasından ayrılan veya kocası ölen bir kadın ancak 4 ay 10 günlük iddet müddetinden sonra yeniden evlenebilecektir. İslam Hukuku da bu süreyi yalnızca kadınlara yönelik belirlemiştir. Fakat günümüz mevzuatından farklı olarak oradaki kuralın amacı, yeni boşanan veya kocası yeni ölen bir kadının hemen yeni bir evlilik birliği oluşturmasının hoş karşılanmamasıdır. Bu vaziyet de Türk gelenek ve törelerince, erkekle eşit konumda sayılan ve toplum içerisinde kutsal olarak atfedilen kadınlar açısından ayırıcı ve aşağılayıcı bir niteliktedir.

Tüm bunların yanında günümüz teknoloji ve gelişmeleri ile beraber bu kanun maddesinin çok fazla uygulanabilirlik alanı kalmamıştır. Zira gebeliğin çok erken zamanlarında dahi çocuğun nesebi belirlenebilmektedir. Bu durumun kolaylıkla tespiti mümkünken kadını 10 ay bekletmek veya süreyi kaldırmak adına mahkeme süreciyle uğraştırmak hem Türk kadınına hem de Türk yargısına gereksiz bir yük oluşturmaktadır. Bu şekilde; kadının ehliyetinin gereksiz yere kısıtlandığını, evlenme hakkının belirli bir süre elinden alındığını söyleyebiliriz.

Bize göre bu bekleme süresi, Anayasamız ve ülkemizin de taraf olduğu Uluslararası Sözleşmeler bakımından da yerinde bir uygulama değildir. Bu süre, hem eşitlik ilkesine gem vurmakta hem de kadının temel haklarını kısıtlamaktadır. Tüm bu açıkladığımız sebepler ışığında, iddet süresi uygulamasının hukukumuzdan tamamen kaldırılması gerekliliği gayet açık bir şekilde ortadadır.

İddet Süresi Dolmadan Evlenmek Mümkün Müdür?

Türk Hukuk Mevzuatına göre; iddet süresi dolmadan veya bu süre mahkeme kararıyla kaldırılmadan, kadının yeniden evlenebilmesi mümkün değildir. Lakin bekleme süresine uymama, evliliğin nispi veya mutlak butlanını gerektirecek bir hal değildir. Bu durum, aynı zamanda evlilik sözleşmesi bakımından bir yokluk sebebi de teşkil etmez. İddet süresi, yalnızca bir talik sebebidir. Yani evliliğe engel olmaz sadece bu ilişkinin kurulabilmesini belli bir zaman erteler. Bu süreye uymama, kesin olmayan bir evlenme engelidir. Dolayısıyla bekleme süresi içerisindeki kadın her nasılsa evlenirse, bu durum evliliğin iptali için bir sebep oluşturmayacaktır. O saatten sonra bu evlilik geçerli bir evliliktir.

Bunun dışında; Evlendirme Yönetmeliği’nin 15. maddesinin c bendi, iddet süresini evlendirme engeli olarak saymıştır. Yine bu yönetmeliğin 23. maddesine göre; evlendirme memuru, evlenmek isteyen tarafların dosyasında evliliğe engel bir durum tespit ederse, tarafların bu evlenme talebini reddetmek zorundadır. Bu engelin yokluğu ispatlanmadıkça taraflar evlenemeyecektir. Fakat her nasılsa , bu durumun varlığına rağmen nikah memuru tarafların evlenme talebini reddetmez ve nikahı gerçekleştirirse; yine bu durumda evlilik geçerli olacaktır. Kanuni bekleme süresini beklemeden evlenen kadının bu şekildeki son evliliği geçerlidir.

İddet Süresi Kaldırma Davası Nedir?

İddet süresi doğal olarak ya sürenin dolmasıyla ya da doğum ile birlikte sona ermektedir. Bu durumun iki istisnası vardır. Bu istisnalardan biri boşanılan eşle yeniden evlenilmek istenmesidir. Diğer bir istisna ise, başka biriyle evlenmek isteyen kadının hamile olmadığının doktor raporuyla tespit edilmesidir. Bu istisnalar iddet süresini kendiliğinden ortadan kaldırmamaktadır. Bunun için kadın tarafından, bekleme süresinin kaldırılması davası açılmalıdır. Bu husus; Türk Medeni Kanunu 132. madde, 3. fıkrasında ortaya konmaktadır.

Eğer evlilik birliği sona eren eşler yeniden evlenmek isterlerse, mahkemenin bu konuda bir takdir yetkisi yoktur; iddet süresini kaldırmak zorundadır. Eğer kadın, iddet müddeti dolmadan başka birisiyle evlenmek istiyorsa, bekleme süresinin kaldırılması davası açmalıdır. Fakat burada, bu durumun doktor raporuyla belgelenmesi gerekir. Açılan dava tespit niteliğinde olup hakime takdir yetkisi tanımamaktadır. Dolayısıyla gebe olmadığı anlaşılan veya yeniden evlenmek isteyen eşler hakkında hakim iddet süresini kaldırmak zorundadır.

İddet süresi kaldırma davasında yetkili mahkeme, kadının yerleşim yeri mahkemesidir. Görevli mahkeme ise; Aile Mahkemesi, bulunmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesidir.

Yabancı kadınlar için kendi milli hukukunda bekleme süresine ilişkin açık bir düzenleme yoksa bu hüküm uygulanmaz. Bununla birlikte eğer yabancı kadının milli hukukunda bekleme süresine ilişkin açık hüküm varsa kendi milli hukukundaki hüküm uygulanır.

İddet Süresi Kaldırma Ücreti Ne Kadar?

Burada iki ücret türü söz konusu olacaktır. Öncelikle mahkemenin alacağı gider avansı, başvuru harcı vb. kalemler yani kısacası yargılama giderlerinden bahsedebiliriz. Bu hususta sabit bir rakam vermek mümkün olmayacaktır. Çünkü bu ücret birçok etmene göre değişkenlik göstermektedir. Fakat ortalama bir rakam vermek gerekirse yargılama giderlerinin 500 TL civarı olacağını söyleyebiliriz.

Bunun dışında avukata verilecek vekalet ücretini ele almak gerekir. Bu dava türü için kendinizi avukat ile temsil etme zorunluluğunuz yoktur. Fakat sırf usul işlemlerinin eksikliğinden dolayı bile ciddi hak kaybına uğrayabileceğinizi belirtmek isteriz. Dolayısıyla hangi hukuki işlem olursa olsun kendinizi uzman bir avukat ile temsil ettirmenizde büyük fayda vardır. Bekleme süresinin kaldırılması davasında avukatın ne kadar ücret alacağı ise sabit bir rakam ile ifade edilemez. Bu husus vekil ile vekil eden arasında akdedilen ücret sözleşmesinde ortaya konulacaktır. Fakat bu durumda minimum ne kadar avukatlık ücreti olması gerektiği her baronun senelik bazda yayımlamış olduğu vekil ile vekil eden arasındaki en az ücret çizelgesinde belirtilmektedir. İstanbul Barosu’nun 2021 yılı için bu hususta ortaya koyduğu rakam ise en az 8.000,00 TL şeklindedir.

 İddet Süresi Kaldırma Dilekçesi Örneği

İddet müddetinin belirli durumlarda mahkeme kararıyla kaldırılabileceğini söylemiştik. Bunun için bekleme süresi içerisindeki kadın tarafından, yetkili ve görevli mahkemede dava açılması gerekmektedir. Bu konuda hak kaybına uğramamanız adına uzman bir avukattan destek almanız gerekliliğini tekrar hatırlatmak isteriz. Vereceğimiz dilekçe örneği sadece sizlerde bir fikir oluşturabilmesi adınadır. Bu dilekçe örneğini vereceğimiz bağlantı linklerine tıklayarak Pdf veya Word formatında indirebilirsiniz. İşte sizler için hazırlamış olduğumuz dilekçe örneğimiz:

İSTANBUL ANADOLU (…) AİLE MAHKEMESİNE

DAVACI          :  K…… A……

VEKİLİ            :  Av. C…… B…..

DAVALI          :  (Hasımsız)

KONU              :  Kadının bekleme süresinin kaldırılması talepli dava dilekçemizin sunulmasıdır.

AÇIKLAMALAR  :

1 – Müvekkilim K…… A…… ile eski eşi M…… Y……, Bakırköy 7. Aile Mahkemesinin 2021/19*5 Esas ve 2021/15*6 Karar sayılı dosyası ile 05/10/2021 tarihinde boşanmışlardır. Aile Mahkemesinin vermiş olduğu Boşanma kararı 12/10/2021 tarihinde kesinleşmiş ve karar nüfusa işlenmiştir.

2 – Müvekkilim K…. A….., bir başkası ile yeniden evlenmek istemektedir. Hamile olmayan müvekkilimin bu durumu Mahkemenizin belirleyeceği bir sağlık birimi tarafından ispat edilebilir niteliktedir. Müvekkilimin yeniden evlenme isteği  karşısında  300 günlük bekleme süresinin kaldırılması bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu sebeple huzurdaki davayı açma zaruretimiz hasıl olmuştur.

HUKUKİ NEDENLER  :   TMK, HMK ve ilgili sair yasal mevzuat

HUKUKİ DELİLLER     :   Nüfus Kayıtları, boşanma ilamı, doktor raporu ve her türlü yasal delil.

SONUÇ VE İSTEM        :   Yukarıda arz ve izah ettiğimiz nedenlere dayanarak sayın mahkemenizce inceleme yapılarak; Müvekkilim hakkında Türk Medeni Kanununun ilgili maddesi gereğince zorunlu olan kadının 300 günlük bekleme süresinin kaldırılmasına karar verilmesini saygılarımla vekaleten  arz ve talep ederim.     15/12/2021

                                                                                                                                                          Davacı Vekili                                                                                                                                                            C……. B………

Dilekçe örneğini Word formatında indirmek için tıklayın: İddet Süresi Kaldırma Dilekçesi Örneği – Word

Dilekçe örneğini Pdf formatında indirmek için tıklayın: İddet Süresi Kaldırma Dilekçesi Örneği – PDF

İddet süresi hakkında elimizden geldiğince sizleri bilgilendirmeye çalıştık. Yazımızda cevabını bulamadığınız sorularınızı aşağıdaki forumu doldurarak bizlere iletebilirsiniz.

GAİPLİK KARARI NEDİR?

Gaiplik Nedir

 

Gaiplik, günlük hayatta da bazen duyduğumuz bir kavramdır. Peki nedir bu gaiplik denen şey? Bir kimsenin ortadan uzun süreli veya ölüm tehlikesi içinde kaybolması sebebiyle, kişinin yaşayıp yaşamadığına dair elde bir veri de yoksa, belirli sürelerin dolması ile birlikte ilgililer tarafından mahkemeye başvurulur. Bu başvuruya müteakiben yargılama aşaması görülecek ve koşulların sağlanması halinde mahkeme tarafından kişi hakkında gaiplik kararına hükmedilecektir. Gaipliği kısaca bu şekilde anlatabiliriz. Buna ilişkin usul ve esaslar Türk Medeni Kanununun 32 ile 35. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu yazımızda gaiplik kararı hakkında sizlere geniş ölçüde bir bilgi vermeye çalışacağız. Yazımızın sonunda bu konuda mahkemeye istemde bulunabilmek adına yazılabilecek bir dilekçe örneğine yer vereceğiz. Dilerseniz bu dilekçe örneğini Pdf ve Word formatında indirebilirsiniz. Konu hakkındaki soru ve görüşlerinizi sayfanın en altındaki formu doldurarak bizlere iletebilirsiniz.

Gaiplik Nedir?

Gaip, sözlük anlamı ile; göz önünde bulunmayan, nerede olduğu bilinmeyen kişi manasına gelir. Tabi bu kelime hukukta teknik bir terim olarak kullanılmaktadır. Hukuksal açıdan; mahkemenin gaiplik yönünde bir hüküm tesis etmesi ile kişi gaip sıfatına haiz olacaktır. Bu hükmün verilmesiyle birlikte, işbu karar, gaip kişi hakkında birçok hukuki sonuç doğuracaktır. Kişi hakkında gaiplik kararı verilmesinin en büyük etkisi, bu kararın kişiliğin son bulmasına sebebiyet vermesidir. Bu karar sadece gerçek kişiler hakkında verilebilir. Dolayısıyla tüzel kişilerin gaipliği söz konusu olamaz.

Gaipliğin şartlarını kısaca şu şekilde sıralayabiliriz: 1) Türk Medeni Kanununun öngördüğü hallerden birisinin mevut olması gerekir. Bu haller de kişinin ölüm tehlikesi içinde kaybolması veya kişiden uzun zamandan beri haber alınamamasıdır. 2) Kanunun öngördüğü hallerin ortaya çıkmasından itibaren belirli bir sürenin geçmiş olması gerekmektedir. 3) Kişinin ölümünün kuvvetle muhtemel bir olasılık olarak görülmesi gerekir. 4) Kanuna göre ilgili sayılan kişilerin bu kararın verilmesi yönünde talepte bulunması gerekir. 5) Mahkemenin, gaipliğe karar verdiği yönünde bir hüküm oluşturması gerekir.

Gaiplik Kararı Hangi Hallerde Alınabilir?

Bu kararın alınabilmesi için kişinin ya ölüm tehlikesi içerisinde kaybolmuş olması ya da kendisinden uzun süredir haber alınamıyor olması gerekir. Her tehlikeli olay içerisinde kaybolma, kişinin gaipliği için yeterli değildir. Kaybolma, büyük bir ölüm tehlikesi içerisinde gerçekleşmelidir. Kaybolan kimsenin ölümü sonucunu doğurabilecek tehlikelerin neler olduğu kanunda belirtilmemiştir. Bu sebeple hakim, her bir somut olaya göre ölüm tehlikesinin mevcut olup olmadığını takdir edecektir. Ölüm tehlikesi içinde kaybolmaya örnek olarak; savaşa katılma ve tehlikeli alanda kaybolma, denizde geminin batması sonucunda kaybolma, uçak kazasında kaybolma, deprem esnasında kaybolma ve yangın esnasında kaybolma durumları gösterilebilir.

Bir diğer hal ise kişiden uzun süredir haber alınamaması durumudur. Bu durumda, genelde kişi bulunması gereken yerde değildir. Ayrıca nerde olduğu bilinmediği gibi kendisinden de uzun süredir haber alınamamaktadır. Bu durumda özel bir tehlike durumu aranmamaktadır. Yalnızca kişinin yaşayıp yaşamadığı durumu kuşkulu hale gelmiştir. Burada da yine her bir somut olaya özgü değerlendirme hakim tarafından ayrıca yapılacaktır. Örneğin, mektup yazma alışkanlığı olmayan bir işçinin Almanya’ya çalışmak üzere gitmesi ve kendisinden uzun zamandan beri haber alınamaması gaiplik nedeni değildir. Buna karşılık, Almanya’ya yüksek lisans yapmaya giden ve düzenli olarak ailesiyle telefondan görüntülü konuşan bir öğrenciden uzun süredir haber alınamaması durumu, gaiplik nedeni teşkil edecektir.

Kişiden uzun süredir haber alınamaması durumu, belirli sebeplerle açıklanabiliyorsa; o kişi hakkında gaiplik kararı verilemez. Örneğin eşiyle tartışan bir kadın, bulunduğu şehri terk etmiş ve kendisinden uzun süredir haber alınamıyor olabilir. Burada haber alınamama durumu, kişinin kendi isteği ile gerçekleşmektedir. Kendisiyle iletişim kurulmamasını istemiş, bu sebeple şehri terk etmiştir. Dolayısıyla, bu örnekte de olduğu gibi sadece kişiden haber alınamamasına dayanarak gaiplik kararı verilemez.

Gaiplik Süresi Ne Kadardır?

Gaiplik kararı verilebilmesi için gerekli bir diğer şart, belli bir sürenin geçmiş olmasıdır. Kanun koyucu, bu süreyi gaiplik nedenine göre değişiklik gösterecek şekilde belirlemiştir. Bunun nedeni de ölüm tehlikesi içinde kaybolma ile uzun süredir haber alınamama durumlarında oluşan kaybolanın ölmüş olma ihtimalinin farklılık arz etmesidir. Bu yüzden, ölüm tehlikesi içinde kaybolma için öngörülen süre diğer duruma göre öngörülen süreden daha kısa tutulmuştur. Bu süreler, Türk Medeni Kanununun 33. maddesinde belirtilmektedir.

Öncelikle, ölüm tehlikesi içinde kaybolma hâlinde geçmesi gereken süreye bakacak olursak bu süre; en az bir yıl şeklinde ifade edilmiştir. Bu bir yıllık süre asgari olarak çizilmiştir. Dolayısıyla, gaibin geri döneceğinden ümitli olanlar daha uzun süre bekleyebilirler. Zira, bir yıllık süre dolduktan sonra ne kadar süre geçerse geçsin, ilgililer, diledikleri zaman kişinin gaipliği için mahkemeye başvurabilirler. Bunun için herhangi bir hak düşürücü süre söz konusu değildir. Bir yıllık sürenin hesabı, tehlikeyi yaratan olayın gerçekleşmesinden veya tehlikeli olayın sona ermesinden itibaren yapılır. Örneğin bir uçağın düşmesi söz konusuysa; bu durumda süre kaza tarihinden itibaren işleyecektir. Bunun yanında, sel gibi gerçekleşip sonlanması belli bir zaman sürecek olan olaylar söz konusuysa; bu durumda süre sel felaketinin bitiminden itibaren işleyecektir.

Uzun süre kişiden haber alınamaması durumunda, gaiplik kararı talebinde bulunulabilmesi için geçmesi gereken süre ise; en az beş yıldır. Yani kişiden en son haber alınan tarihin üzerinden en az beş yıl süre geçmiş olmalıdır. Ancak bu durumda gaiplik kararı verilebilecektir. Haberin kişiden bizzat alınmış olmasına gerek yoktur. Haber başka kişiler veya kurumlardan da alınmış olabilir. Bu durumda süre bizzat en son haber alınan tarihten değil, başka yerden alınan son haber tarihinden itibaren işleyecektir.

Gaiplik Kararını Hangi Mahkeme Verir?

Bir kişinin gaipliğine karar verilebilmesi için aranan bir diğer şart, ilgililerin mahkemeye talepte bulunmasıdır. Mahkemenin kendiliğinden harekete geçmesi mümkün değildir. Bahsi geçen ilgililer; hakları ölüme bağlı olan kişilerdir. Yani kaybolan hakkında gaiplik kararı verilmesi halinde birtakım haklara haiz olacak veya mevcut yükümlülüklerinden kurtulacak kişilerdir. Örnek olarak; kaybolanın eşi, atanmış ve kanuni mirasçıları, bir taşınmazı üzerinde intifa hakkına sahip olan biri bu kişilerdendir. Ayrıca vasiyetname alacaklıları, gaip ile birlikte mirasçı olanlar ve gaip yüzünden mirasa katılamayan kişiler de hakları ölüme bağlı kimselerdendir.

Bahsi geçen ilgililerin yetkili ve görevli mahkemeye başvurmaları gerekmektedir. Sonrasında bu çekişmesiz yargı işine yönelik kapsamlı araştırma mahkeme tarafından kendiliğinden yapılacaktır. Şartlar oluşmuşsa; yetkili ve görevli mahkeme, kaybolan hakkında gaiplik kararına hükmedecektir. Gaiplik durumu, bu karardan sonra sonuçlarını doğurmaya başlayacaktır.

Gaiplik Kararı Görevli Mahkeme ve Yetkili Mahkeme Neresidir?

Türk Medeni Kanununda, gaiplik kararını verecek görevli mahkemenin hangisi olduğu düzenlenmemiştir. Bu sebeple Hukuk Muhakemeleri Kanunu genel hükümlerine başvurmak gerekmektedir. Bu kanunda; aksine bir düzenleme bulunmaması halinde, tüm çekişmesiz yargı işleri Sulh Hukuk Mahkemelerinde görülecektir denmektedir. Gaiplik kararı verilmesi de bir çekişmesiz yargı işidir. Ayrıca bu konuda genel hükmün aksine bir düzenleme  de yapılmamıştır. Dolayısıyla bu konuda görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir.

Yetki konusunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu; aksine bir düzenleme olmadığı sürece tüm çekişmesiz yargı işlerinde, talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesi yetkilidir demiştir. Türk Medeni Kanunu ise 32. maddesinde bu konuya ilişin özel yetki kuralı öngörmüştür. Buna göre gaiplik kararı için yetkili mahkeme; kişinin Türkiye’deki son yerleşim yeridir. Eğer Türkiye’de daha önce hiç yerleşmemişse; nüfus sicilinde kayıtlı olduğu yer mahkemesi yetkilidir. Böyle bir kayıt da yoksa; annesinin veya babasının bulunduğu yer mahkemesi yetkili olacaktır. Velev ki anne ve baba da Türkiye’de oturmuyorsa; artık bu sorun son çare olarak Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanuna göre çözülecektir. Bu kanunun 41. maddesinde; kişi Türkiye’de sakin değilse Türkiye’deki son yerleşim yeri mahkemesinde, o da bulunmadığı takdirde Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinde görülür; denmek suretiyle yetki konusuna son nokta konmuştur.

Gaiplik Kararı İlan Süresi Ne Kadardır?

Şartların varlığı ile ilgililerin yetkili ve görevli mahkemeye talepte bulunmuş olması, kişi hakkında gaiplik kararı verilebilmesi için yeterli değildir. Bu kararın verilmesinden önce mahkeme tarafından ilan yapılması gerekmektedir. Bu noktada hakkında gaiplik kararı verilecek kişi ağır hak kayıplarına uğrayacağı için ilgililer ile arasında menfaat dengesi gözetilmekte ve ilan yapılarak kendisinden haber alınmaya çalışılmaktadır. Bu sebeple ilan ile birlikte kişinin ortaya çıkarılması sağlanmaya çalışılır.

Hakim, kişinin ortaya çıkması için veya bilgisi olanların mahkemeye başvurarak bildirimde bulunması için belirli bir süre öngörerek en az iki defa ilan yapar. Belirlenecek süre hakimin takdirindedir. Fakat iki ilan arasındaki sürenin en az 6 ay olması gerekmektedir. Hakim dilerse bu süreyi uzatabilecektir ama kısaltması mümkün değildir. Bu sebeple diyebiliriz ki kişi ölüm tehlikesi içerisinde kaybolduysa hakkında gaiplik kararı çıkabilmesi için; durumun meydana gelmesinden itibaren minimum 1,5 sene geçmiş olması gerekmektedir. Kişiden uzun süredir haber alınamaması durumunda ise bu süre minimum 5,5 senedir. Belirtmekte fayda var ki; hakim gerek görürse ikiden fazla ilan yapabilecektir. Bu ilan, Resmi Gazetede, ulusal gazetelerde ve yerel gazetelerde yapılabilecektir. Bu husus da duruma uygun olarak hakimin takdirindedir.

Yapılan ilana müteakip olarak mahkeme, kişi hakkında ya gaiplik kararına hükmedecek ya da talebi düşürecektir. Hakkında gaiplik kararı isteminde bulunulan kişi ilan süresi içerisinde ortaya çıkar veya kendisinden haber alınırsa talep düşecektir. Aynı şekilde kişinin ölmüş olduğu tespit edilirse de talep düşecektir. Buna karşın, bu hallerden hiçbiri meydana gelmezse; kişi hakkında gaiplik kararı verilecektir.

Gaiplik Kararı Kaç Yıl Hükmünü Sürdürür?

Gaiplik kararına müteakiben gaip kişi hakkında ölüme bağlı haklar, kişinin öldüğü ispatlanmışçasına aynen doğar. Bu karar; kişinin öldüğünü tespit etmemekte, öldüğüne dair adi bir karine oluşturmaktadır. Burada ispat yükü yer değiştiriyor diyebiliriz. Kişinin ölmediğini ortaya koyabilecek biri her zaman çıkabilir ve bu karineyi çürütebilir. O zamana kadar gaiplik kararı aynen hükmünü devam ettirecektir.

Bunun yanında gaiplik kararı geriye etkili olarak sonuç doğurmaktadır. Bu duruma bağlı sonuçlar, kişinin ölüm tehlikesi içinde kaybolduğu veya kişiden en son haber alınan zamandan itibaren etkisini doğuracaktır. Kişilik mahkemenin kesin kararı ile sona erecektir. Bununla birlikte mahkeme, işbu gaiplik kararını ilgili nüfus müdürlüğüne on gün içerisinde bildirmeli ve bu hususu ölüm kütüğüne işletmelidir. Bu işlem yalnızca açıklayıcı mahiyettedir.

Gaiplik kararı, hükmünü yitiresiye kadar sonuçlarını doğurmaya devam eder. Bu hükmün yitimi, gaibin ortaya çıkması veya ölümünün tespiti ile olabilir. Bu husus kendiliğinden sonuç doğurmaz. Bu yönde mahkemeye başvurulmalıdır. Mahkemenin bu yönde vereceği karara bağlı olarak gaiplik kararının hükmü ortadan kalkacaktır. Bunun dışında gaiplik hükmünü sonlandıracak bir durum mevcut değildir.

Gaiplik Kararı Miras Hukuku Yönünden Sonuçları Nelerdir?

Gaiplik kararı da ölüme bağlı sonuçlar doğurduğu için aynen bu kişi hakkında da miras açılacaktır. Ancak Medeni Kanun, gaiplik durumuna özgü birtakım farklı uygulamalar düzenlemiştir. Burada Türk Medeni Kanununun 584. maddesinde düzenlenen güvence karşılığı teslim ve 585. maddesinde düzenlenen geri verme hükümleri önem arz edecektir. Şunu da belirtmekte fayda var ki gaip kişinin mirasçı konumunda olması durumunda da uygulama açısından bu kavramlar esas alınacaktır. Bu konuda uzman bir miras avukatı desteği almanız faydalı olacaktır.

Güvence karşılığı teslim yapılmasının amacı, hakkında gaiplik kararı verilen kişinin resmen ölmemiş olması ve bir gün ortaya çıkma ihtimali bulunmasıdır. Bu durumda miras paylaşımı hükümsüz olacağı için paylaşılan malların muris ilan edilen kişiye iadesi için bir fon oluşturulması amaçlanmaktadır. Gaip kişinin gerçekten ölmüş olduğunun tespiti de burada önem arz etmektedir. Çünkü buna göre miras hakkı doğum tarihi değişecek ve başka hak sahipleri ortaya çıkabilecektir. Bu nedenle güvence karşılığı teslim son derece önemli bir kurumdur.

Güvencenin türü ve miktarı ise kanunda belirtilmemiştir. Bu konuda hakime takdir yetkisi tanınmıştır. Bununla birlikte hakimin gaibin haklarını koruyacak yeterli ölçüde bir güvence miktarına hükmetmesi gerekmektedir. Gösterilecek güvence, belirli bir süre için geçerli olacaktır. Kanun bunun için, tarafların menfaat dengesini gözeterek, azami ve asgari süreler öngörmüştür. Ölüm tehlikesi içinde kaybolma durumunda beş yıl, uzun zamandan beri haber alınamama durumunda on beş yıl belirlenmiştir. Bununla birlikte bu süre, en çok gaibin yüz yaşına varmasına kadar bir miktar olarak belirlenir.

Belirlenen sürenin dolmasıyla birlikte güvence sona erecektir. Bununla birlikte geri verme yükümlülüğü her daim devam etmektedir. Zira, gaibin veya üstün hak sahiplerinin sonradan ortaya çıkması halinde, gaibin mirasını alan kimseler, almış oldukları miras paylarını gaibe veya üstün hak sahiplerine geri vermek zorundadırlar. Farklı olarak güvence süresinin son bulmasıyla birlikte mirasçılar kendilerine intikal eden eşyalar üzerinde sınırsız bir tasarruf hakkına sahip olacaklardır.

Ölüm Karinesi ve Gaiplik Farkları Nelerdir?

Ölüm karinesi, ölüme ilişkin adi bir kanuni karinedir. Kesin bir ölüm tehlikesi içinde kaybolan ve cesedine ulaşılamayan kişi hakkında bu karinenin oluşması söz konusu olacaktır. İlk bakışta gaiplik ile çok benzer bir kurum gibi durmaktadır. Fakat bu iki kurum usul, esas ve sonuçları bakımından oldukça farklıdırlar. Bu farkları kısaca şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Ölüm karinesinde kişinin durumuna kesin olarak öldü gözüyle bakılmaktadır. Fakat gaiplik için kuvvetle muhtemel ölmüş olma ihtimalinin varlığı aranmaktadır.
  • Ölüm karinesinden bahsedilebilmesi için herhangi bir sürenin geçmiş olması şartı aranmaz. Fakat gaiplikte bu yönde karar verilebilmesi için belli süre şartları aranmaktadır.
  • Ölüm karinesinde her ilgili, tespit davası açarak mahkemenin vereceği karara göre bu hususu nüfus kaydına işletebilir. Bununla birlikte o yerin mülki amirine ilgililerce başvurularak kişinin nüfus kütüğüne ölüm karinesi dolayısıyla ölüm kaydı düşürtülebilir. Gaiplikte ise talepte bulunma hakkı yalnızca hakları ölüme bağlı kimselere tanınmıştır. Yani ölüm karinesi için talepte bulunabilecekler daha geniş bir kitledir.
  • Ölüm karinesi, açılacak bir tespit davası veya başvurulacak mülki amir kararıyla ortaya konulabilmektedir. Buna karşın, gaiplik kararı ancak mahkeme tarafından verilebilir.
  • Bir kişinin nüfus kütüğüne ölüm karinesi dolayısıyla ölüm kaydı işlenmesi ile birlikte evlilik birliği kendiliğinden son bulacaktır. Gaiplik kararında ise böyle bir durum söz konusu değildir. Ancak eşin bu yönde istemde bulunması ile birlikte mahkemenin bu yönde vereceği bir karar neticesinde evlilik birliği son bulacaktır.
  • Ölüm karinesi durumunda, bu hususun nüfus kütüğüne işlenmesine müteakip miras açılacak ve mal paylaşımı kişi ölmüşçesine gerçekleştirilecektir.  Gaiplikte ise durum farklıdır. Orada da miras açılacaktır. Fakat farklı olarak güvence karşılığı teslim ve geri verme hükümleri devreye girecektir.
  • Ölüm karinesi durumunda sonradan ortaya çıkan kişi, paylaşılan mallarını mirasçılarından sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak geri isteyebilecektir. Gaiplik durumunda paylaşılan malların ortaya çıkan kişi tarafından geri istenmesi ise mirasçılara istihkak davası yöneltilmesi ile mümkün olacaktır.
Gaiplik Davası Dilekçe Örneği

Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki bu dilekçe örneği sizlerde bir fikir oluşturması amacıyla verilmektedir. Her somut olay kendi içerisinde ayrıca değerlendirileceği için her bir olaya yönelik hazırlanacak dava dilekçesi de buna göre şekillenecektir. Bu konuda dava açmayı düşünüyorsanız, avukat desteği almanız gerekmektedir. Aksi takdirde ciddi hak kayıplarına uğrayabileceğinizi belirtmek isteriz. Verdiğimiz dilekçe örneğini Word veya Pdf formatında cihazlarınıza indirebilirsiniz. İşte sizler için hazırladığımız dilekçe örneği:

SİLOPİ ( ) SULH HUKUK MAHKEMESİNE

DAVACILAR    :

VEKİLİ              :

DAVALI             :  Hasımsız

KONU                 :  Gaiplik kararı verilmesine yönelik dava dilekçemizin arzından ibarettir.

AÇIKLAMALAR           :

1 – Müvekkillerimin babası olan E….. A….. çobanlık yapmaktadır. Küçükbaş sürüsünü, Şırnak ili sınırları içerisinde bulunan Cudi Dağı’ndaki arazilere düzenli olarak her gün otlatmaya çıkarmaktadır.

2 – 20/03/2013 tarihinde vatandaş, yine bu amaçla, koyunlarıyla birlikte Cudi Dağı eteklerine çıkmıştır. Akşam olmasına rağmen köye geri dönmemiştir. Yalnızca sürüden birkaç koyun evin yolunu bularak dönmüşlerdir. Bunun üzerine jandarmaya haber verilmiştir. Jandarmanın yaklaşık 1 hafta boyunca yürüttüğü arama çalışmalarına rağmen vatandaşın ne ölüsü ne de dirisi bulunamamıştır.

3 – Bu tarihten sonra müvekkillerimin babasından hiçbir haber alınamamıştır. Müvekkillerimin babasının kaybolduğu tarihten bu yana 5 seneden fazla bir zaman geçmiştir. Bu sebeple huzurdaki davayı açma zaruretimiz hasıl olmuştur.

HUKUKİ SEBEPLER     :  HMK, TMK ve sair yasal mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER       :  Silopi Jandarma Komutanlığı 21.03.2013 ve 26.03.2013 tarihli tutanakları, bilirkişi, keşif, tanık ve her türlü yasal delil.

NETİCE VE İSTEM             :  Arz ve izah edilen nedenlerle kendisinden 5 seneyi aşkın bir süredir haber alınamayan müvekkillerimin babası E….. A…… (T.C. Kimlik No: 3*********4) hakkında gaiplik kararı verilmesini ve kesinleşen gaiplik kararının nüfusa tescil edilmesine yönelik karar verilmesini vekaleten arz ve talep ederim.     25.06.2020

Davacılar Vekili                                                                                                                                                                  İMZA

Dilekçe örneğini Word formatında indirmek için tıklayın: Gaiplik Dava Dilekçe Örneği – Word

Dilekçe örneğini PDF formatında indirmek için tıklayın: Gaiplik Dava Dilekçe Örneği – PDF

Gaiplik konusunda elimizden geldiğince sizleri bilgilendirmeye çalıştık. Konu hakkındaki sorularınızı aşağıdaki formu doldurarak bizlere iletebilirsiniz.

VEKALET ÜCRETİ HESAPLAMA NASIL YAPILIR? (2023-2024)

Noter vekalet ücreti

 

Vekalet ücreti hesaplama; avukata ödenecek ücretin avukatlık sözleşmesi ve mevzuat hükümleri çerçevesinde miktarının tespit edilmesidir. Bu makalemizde 2023-2024 yılları arasında avukata ödenmesi gereken vekalet ücretlerinden ve noterde vekalet çıkarılması için ödenmesi gereken ücretlerden bahsedeceğiz.  Makalemizde cevabını bulamadığınız sorularınızı sayfanın en altından bizlere iletebilirsiniz.

Asgari Vekalet Ücreti Ne Kadar?

Vekalet ücretlerinin alt sınırı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile belirlenmektedir. Avukatların bahsi geçen tutarların altında vekalet ücreti almaları hukuka aykırıdır. Davanın lehe sonuçlanması halinde karşı taraftan alınacak vekalet ücretleri bu tarifeye göre hesaplanmaktadır. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre bir avukatın alabileceği en az vekalet ücretleri 2023-2024 yılları arasında şu şekildedir;

Vekalet ücreti hesaplama

Ortalama Avukatlık Ücreti 2023 Yılında Ne Kadar?

Avukatlar tarafından yukarıda belirtilen tutarların üzerinde vekalet ücreti serbestçe belirlenebilmektedir. Ancak vekalet ücretleri ortalama olarak baroların açıkladığı tavsiye niteliğindeki ücret tarifeleri civarında belirlenmektedir. İstanbul Barosu tarafından açıklanan tavsiye niteliğindeki avukatlık tarifesi şu şekildedir;

Vekalet ücreti hesaplama

Vekalet ücreti hesaplama

Noter Vekalet Ücreti Ne Kadar?

Noterde çıkaracağınız vekalet için ödeyeceğiniz miktar; vekaletin türüne, sayfa ve kelime sayısına göre değişkenlik göstermektedir. Vekaletname; araç satışı, ev satışı, arsa satışı, dava, muhasebe vb. birçok işleme yönelik çıkarılabilir. Avukata vekalet verme ücreti 2023 yılı itibarıyla 545 TL’dir. Araç satış noter vekalet ücreti ise ortalama 750 TL’dir. Başkaca işlemler için kişiye vekalet verme ücretinin de bu civarlarda olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin banka işlemleri, tapu işlemleri veya genel vekaletname için noter ücreti de 500 TL – 1000 TL aralığında olacaktır.

Vekalet İptal Ücreti Ne Kadar?

Avukata ya da başkaca kişilere vermiş olduğunuz vekaleti tek taraflı beyanınızla istediğiniz zaman iptal etmeniz mümkündür. Bunun için noter aracılığıyla göndereceğiniz belgeye azilname adı verilmektedir. Notere ödeyeceğiniz vekalet iptal ücreti 2023 yılı için 700 TL civarında olacaktır. Haklı bir gerekçe olmaksızın avukatınızı azletmeniz halinde kararlaştırılan vekalet ücretinin tamamını ödemeniz gerekmektedir.

İcra Vekalet Ücreti Hesaplama Nasıl Yapılır?

İcra vekalet ücreti için belirlenen asgari tutar 3.600 TL’den aşağı olmamak kaydıyla aşağıdaki oranlara göre belirlenir. İcra takibinde borçlu olmanız durumunda karşı tarafın avukatına ödeyeceğiniz vekalet ücreti bu şekilde belirlenmektedir. Avukatlık asgari ücret tarifesine göre alacak miktarının;

  • İlk 200.000,00 TL’lik kısım için %16

  • Sonra gelen 200.000,00 TL için %15

  • Sonraki 400.000,00 TL için %14

  • Sonra gelen 600.000,00 TL için %11

  • Sonraki 800.000,00 TL için %8

  • Sonra gelen 1.000.000,00 TL için %5

  • Sonraki 1.200.000,00 TL için %3

  • Sonra gelen 1.400.000,00 TL için %2

  • 5.600.000,00 TL ve yukarısı için %1 oranında vekalet ücreti belirlenir.

Bahsi geçen tutarlar vekalet ücreti olarak ödenecek asgari tutarlardır. Ortalama icra vekalet ücreti tavsiye niteliğindeki tarife uyarınca değeri parayla ölçülemeyen icra takiplerinde 27.000 TL ve alacak miktarının %15’idir. Tahliyeye ilişkin (kiracı tahliyesi vb.) icra takipleri için ise asgari vekalet ücreti ise 7.400,00 TL’dir. Borçlu ödeme emrini aldıktan sonra bir hafta içerisinde borcunu öderse ödeyeceği vekalet ücreti 1/4 oranında azalır.

Dava Kaybedilirse Avukatlık Ücreti Ne Kadar Öderim?

Davanın kaybedilmesi halinde avukatlık asgari ücret tarifesine göre belirlenecek miktardaki vekalet ücretini karşı tarafın avukatına ödemeniz gerekmektedir. Bu tutar icra takiplerinde ve alacak davalarında yukarıda belirtilen oranlar üzerinden hesaplanmaktadır. Para alacağına ilişkin olmayan davalarda ise asgari tarifede belirlenen miktarlarda ödeme yapmanız gerekmektedir. Davanızın görüldüğü mahkemeye göre ne kadar ödeme yapacağınızı ilk başlıkta sunulan asgari tarifede bulabilirsiniz. Bu şekilde belirlenen vekalet ücretini karşı tarafa ödememeniz ve hakkınızda icra takibi başlatılması halinde ise dava vekalet ücretine ilaveten icra vekalet ücreti de ödemek durumunda kalırsınız.

Avukatlık Ücreti Hesaplama Nasıl Yapılır?

Kendi avukatınıza ödeyeceğiniz avukatlık ücreti yukarıda belirtilen tutarların altında olmamak kaydıyla serbestçe belirlenebilir. Avukatınızla bir avukatlık sözleşmesi yapmanız ya da sözlü olarak anlaşmanız halinde ödeyeceğiniz tutar kararlaştırılan miktar kadar olacaktır. Avukatlık ücretinin miktarında uyuşmazlık olması halinde, para alacağına ilişkin davalarda avukatın emeğine göre %10-20 aralığında bir avukatlık ücretine mahkemece hükmedilecektir.

Avukatlık Danışma Ücreti 2023 Yılında Ne Kadar?

Avukatlık danışma ücreti 2023 yılı asgari ücret tarifesine göre ilk bir saate kadar en az 2.300 TL’dir. Ortalama hukuki danışma ücreti ise tavsiye niteliğindeki tarifeye göre 5.200,00 TL’dir.

Boşanma Avukatlık Ücreti Ne Kadar?

Boşanma avukatlık ücreti asgari ücret tarifesine göre en az 17.900 TL’dir. Ortalama avukatlık ücreti ise anlaşmalı boşanma halinde 35.000 TL, çekişmeli boşanma halinde 52.000,00 TL, çekişmeli ve maddi, manevi tazminat istemli olması halinde ise 52.000,00 TL ’den az olmamak üzere dava değerinin % 15’i tutarında olacaktır.

Tüketici Mahkemesi Vekalet Ücreti Ne Kadar?

Tüketici mahkemesi vekalet ücreti asgari ücret tarifesine göre en az 9.000 TL’dir. Ortalama avukatlık ücreti ise 25.000 TL’den az olmamak üzere dava konusu değerin %15’idir.

İcra Hukuk Vekalet Ücreti Ne Kadar?

İcra hukuk vekalet ücreti asgari tarifeye göre duruşmasız olarak görülen işlerde 4.200 TL iken duruşmalı olarak görülen işlerde ise 6.800 TL’dir. Ortalama avukatlık ücreti ise duruşmasız olarak görülen işlerde 23.000 TL iken duruşmalı olarak görülen işlerde ise 29.000 TL’dir.

Ortaklığın Giderilmesi Davası Vekalet Ücreti Ne Kadar?

Ortaklığın giderilmesi davası Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görüldüğünden vekalet ücreti asgari ücret tarifesine göre en az 10.700 TL’dir. Ortalama avukatlık ücreti ise 36.400 TL’den az olmamak vekil edenin payına düşen dava konusu değerin %10’udur.

Asliye Ceza Vekalet Ücreti Ne Kadar?

Asliye ceza vekalet ücreti asgari ücret tarifesine göre en az 17.900 TL’dir. Ortalama avukatlık ücreti ise sanık müdafiliğinde 60.000 TL iken mağdur vekilliğinde 40.000 TL’dir.

Ağır Ceza Vekalet Ücreti Ne Kadar?

Ağır ceza vekalet ücreti asgari ücret tarifesine göre en az 29.800 TL’dir. Ortalama avukatlık ücreti ise sanık müdafiliğinde 90.000 TL iken mağdur vekilliğinde 58.000 TL’dir.

İş Mahkemesi Vekalet Ücreti Ne Kadar?

İş mahkemesi vekalet ücreti asgari ücret tarifesine göre en az 17.900 TL’dir. Ortalama avukatlık ücreti ise 39.000,00 TL ’den az olmamak üzere dava değerinin % 15’i kadardır.

İdare Mahkemesi Vekalet Ücreti Ne Kadar?

İdare mahkemesi vekalet ücreti asgari ücret tarifesine göre duruşmasız olarak görülen işlerde 10.500 TL iken duruşmalı olarak görülen işlerde ise 20.900 TL’dir. Ortalama avukatlık ücreti ise duruşmasız olarak görülen işlerde 38.000 TL iken duruşmalı olarak görülen işlerde ise 48.000,00 TL ’den az olmamak üzere dava değerinin %15’idir.

Nafaka Artırım Davası Avukatlık Ücreti Ne Kadar?

Nafaka artırım davası avukatlık ücreti asgari ücret tarifesine göre en az 17.900 TL’dir. Ortalama avukatlık ücreti ise 30.000,00 TL’dir.

Sigorta Tahkim Vekalet Ücreti Ne Kadar?

Sigorta tahkim vekalet ücreti asgari ücret tarifesine göre en az 17.900 TL’den az olmamak üzere oransal olarak belirlenir. Talebin kısmen veya tamamen reddedilmesi halinde ise asgari tarifeye göre belirlenen tutarın beşte birine hükmedilecektir.

Tahliye Davası Vekalet Ücreti Ne Kadar?

Tahliye davası istisnalar dışında Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görüldüğünde vekalet ücreti asgari ücret tarifesine göre en az 10.700 TL’dir. Kiracı tahliyesi ortalama avukatlık ücreti ise 27.300,00 TL ’den az olmamak üzere yıllık kira bedelinin %10’u kadardır.

Araç Değer Kaybı Vekalet Ücreti Ne Kadar?

Araç değer kaybı vekalet ücreti sigorta tahkim komisyonu ya da asliye hukuk mahkemesine başvurulması durumunda en az 17.900 TL’den az olmamak üzere oransal olarak belirlenir.

Tapu İptal ve Tescil Davası Vekalet Ücreti Ne Kadar?

Tapu iptal ve tescil davası asliye hukuk mahkemesinde görüleceğinde dolayı vekalet ücreti en az 17.900 TL’dir. Ortalama avukatlık ücreti ise 60.000,00 TL ’den az olmamak üzere dava değerinin
%15’idir. 

Kira Tespit Davası Vekalet Ücreti Hesaplama Nasıl Yapılır?

Kira tespit davası Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görüldüğünde vekalet ücreti asgari ücret tarifesine göre en az 10.700 TL’dir. Ortalama avukatlık ücreti ise 35.000,00 TL ’den az olmamak üzere artan yıllık kira değerinin %15’i kadardır. Kira tespit davasında karşı vekalet ücreti reddedilen kira miktarının yıllık tutarı üzerinden oransal olarak hesaplanır.

Arabuluculuk Vekalet Ücreti Hesaplama Nasıl Yapılır?

Dava şartı olan arabuluculuk görüşmelerinin anlaşmama ile sonuçlanması halinde vekalet ücreti en az 4.600 TL’dir. Anlaşma halinde ise anlaşılan tutar üzerinden oransal olarak belirlenen tutarın 1/4 fazlası olarak belirlenir. Ortalama avukatlık ücreti ise 18.000,00 TL ’den az olmamak üzere uyuşmazlık değerinin % 15’idir.

Reddedilen Miktar Üzerinden Vekalet Ücreti Hesaplama Nasıl Yapılır?

Davanın kısmen kabul kısmen reddedilmesi ya da tamamen reddedilmesi durumunda önce davacı tarafından talep edilen tutardan mahkemece kabul edilmeyen kısım tespit edilir. Bu tutar üzerinden yukarıda belirttiğimiz oranlara göre karşı tarafa ödenmesi gereken vekalet ücreti hesaplanır.

Beraat Vekalet Ücreti İcra Takibi Başlatılabilir Mi?

Beraat vekalet ücreti icra takibine konu edilebilir. Bu şekilde icra vekalet ücreti tahakkuk etse de ödemeler başvuru üzerine yapılan ödemelere göre çok daha sonra yapılmaktadır.

Karşı Vekalet Ücretinin İcraya Konulması Halinde İcra Vekalet Ücreti Ödenir Mi?

Karşı vekalet ücreti taraf lehine hükmedilse de Avukatlık Kanunu hükümleri gereğince avukata aittir. İcra takibi müvekkil adına başlatılacağından karşı vekalet ücretinin icraya konulması halinde icra vekalet ücretine de hak kazanılacaktır.

İlam Vekalet Ücretinin İcraya Konulması Nasıl Yapılır?

İlam vekalet ücretini icraya koymak için karar tarihinden itibaren yasal faizi hesaplanır. İlam vekalet ücreti ve işlemiş faizi ile birlikte müvekkil adına icra takibi başlatılır.

Avukatın Vekalet Ücretine Hak Kazanması Ne Zaman Olur?

Avukat müvekkili ile sözlü ya da yazılı olarak vekalet ücretinin ödeneceği tarihi kararlaştırmışsa bu tarihte vekalet ücretine hak kazanır. Aksi takdirde sözleşme konusu iş ve işlemlerin tamamlanması ile ücrete hak kazanacaktır.

Mahkemece Hükmedilen Karşı Taraf Vekalet Ücreti Kime Aittir?

Dava sonunda, mahkeme kararıyla, tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukata aittir. Bu ücret, avukatlık ücret sözleşmesi ile belirlenen vekalet ücretinden tamamen farklıdır. Davayı kazanan tarafın avukatı, bu ücreti müvekkilinin alacağının içerisinden değil karşı taraftan almaktadır.

Vekalet ücreti konusu hakkında merak edilen sorulara elimizden geldiğince cevap vermeye çalıştık. Konu hakkında makalede cevabını bulamadığınız tüm sorularınızı aşağıdaki formu doldurarak bizlere iletebilirsiniz.

YILLIK İZİN DİLEKÇE ÖRNEĞİ

 

Yıllık İzin Dilekçe Örneği

 

Yıllık izin dilekçesi, çalışanların kanundan kaynaklanan yıllık izin haklarını kullanmak için işverenlerinden talepte bulundukları dilekçedir. İşçiler sene boyun bu izin hakkını kullanabilecekleri zamanın gelmesini iple çekerler. Yıllık izinler, sene boyu çalışmaktan yorulan işçiler için adeta rahat bir nefes alma, kendine vakit ayırabilme imkanı tanımaktadır. Yıllık izin, işçi hakları arasındadır. Bu yazımızda; yıllık izin hakkında genel bir bilgi verdikten sonra, bu izin talebinize ilişkin işyerinde vermeniz gereken dilekçe örneğini sizlere sunacağız. Senelik izin dilekçe ve form örneklerini Word veya Pdf formatında sayfamızın en altında bulabilirsiniz.

Yıllık İzin Süreleri Ne Kadardır?

İzin süresinin ne kadar olacağı kanunlar çerçevesinde belirlenmiştir. Bu sürelerin sözleşme ile kısıtlanması mümkün değildir. Kanun asgari izin süre sınırını çizmektedir. Bu sebeple, taraflar arasında daha fazla izin süresi belirlenmesi de mümkündür. İzin süresinin ne kadar olacağı ise; çalışanın yaşı, kıdemi, statüsü, vasfı, tabi olduğu kanun hükümleri gibi birçok parametreye bağlı olarak değişkenlik gösterecektir. Bu sürelerin detaylıca incelendiği yıllık izin süreleri isimli makalemizi okumanızı tavsiye ederiz.

18-50 yaş arasındaki işçilerin hizmet sürelerine göre verilecek senelik izin hakları aşağıdaki gibidir:

  • 1-5 yıla kadar (5 yıl dâhil) olanlara en az 14 gün,
  • 5 yıldan fazla 15 yıldan az olanlara en az 20 gün,
  • 15 yıl (dâhil) ve daha fazla olanlara en az 26 gün izin verilir.

Yıllık İzin Ücreti Nasıl Hesaplanır?

Ölüm veya işten ayrılma durumlarında; kullanılmayan yıllık izin hakkının ücreti, işçinin aldığı son brüt ücret esas alınarak hesaplanmaktadır. Yıllık izin ücreti, işçinin günlük payına düşen brüt maaş ücreti ile, kullanılmayan izin günü sayısı çarpılarak hesaplanır. Hesabın ardından; gelir vergisi, damga vergisi, sosyal güvenlik kurumu kesintileri vb. vergi ve kesintiler bu hesaplanan ücretten indirilir. Bu şekilde hak edilen net yıllık izin ücreti ortaya konulmuş olacaktır. Şunu da belirtmekte fayda var ki bu alacağa ilişkin zamanaşımı süresi 5 senedir. Yani iş ilişkisinin bitiminden itibaren, en fazla 5 sene geriye dönük olarak yıllık izin ücreti talebinde bulunabilirsiniz. Bu talep de istifa eden işçinin hakları arasındadır.

Örneğin 2021 yılında asgari ücretle çalışıyorsanız, brüt maaşınız olan 3.577,50 TL’yi 30’a bölerek günlük ücretinizi bulursunuz. Daha sonra bunu hak kazandığınız ve size kullandırılmayan izin gün sayısı ile çarparsınız. Gerekli vergi ve kesintiler yapıldıktan sonra yıllık izin ücret alacağınız ortaya çıkacaktır. Bunun dışında kıdem ve ihbar tazminatınızı hesaplamak isterseniz; tazminat hesaplama isimli yazımıza bir göz atabilirsiniz.

Yıllık İzin Hakları Ne Zaman Doğar?

Mevzuatımıza göre; özel kanun hükümleri saklı olmak kaydıyla, yıllık izne hak kazanabilmek için çalışanın en az 1 yıllık kıdeme sahip olması gerekmektedir. Mevsimlik işçiler ve kampanya işlerinde çalışanlar, yıllık izin hakkına sahip değildirler. Bunun yanında çalışan, belirli süreli işçi olarak çalışıyor olabilir. Bu şekilde bir yıldan kısa süreli iş sözleşmesi bulunan işçiler de bu hakka sahip değildirler. Konuya ilişkin, ücretli izin nedir isimli yazımıza da bir göz atmak isteyebilirsiniz.

Senelik izne hak kazanmanıza rağmen bu hak size kullandırılmıyorsa; uzman bir iş hukuku avukatına danışarak sorununuzu çözüme kavuşturabilirsiniz. Ayrıca iş yerinizde herkese senelik izin hakkı kullandırılıyorken size kullandırılmıyor olabilir. Bu durumda da ayrımcılık tazminatına hak kazanabileceğinizi belirtmek isteriz.

Yıllık İzinde Yol İzni Var Mıdır?

Yol izni verilmesini gerektirecek bir durum varsa, bu süre senelik izin süresine ilaveten verilecektir. Senelik iznini yaşadığı yerden başka bir yerde geçirmek isteyen çalışana bu iznin verilmesi zorunludur. İşveren bu izni vermekten kaçınamaz. Fakat işçi de senelik iznini şehir dışında geçireceğini somut bir şekilde ortaya koymalıdır.

Verilecek olan bu yol izni süresi, kanundan kaynaklı olarak 4 gün olacaktır. Kanunun belirttiği 4 günlük süre, azami süredir. Yani işçinin talebi halinde daha az süreli bir yol izni de verilebilir. Dediğimiz üzere; bu yol izni süresi senelik izin süresine dahil edilmeyip ilaveten verilecektir. Senelik izin süresi ücretli izin kapsamındadır, bunu belirtmiştik. Bunun aksine, verilecek olan yol izni, ücretsiz izin kapsamındadır. Yani çalışan bu 4 günlük yol izni için ücrete hak kazanmayacaktır. Aynı şekilde işten ayrılma durumunda da işçilik alacağı olarak konu edilemeyecektir.

Yıllık İzin Dilekçesi Nedir?

Çalışan kişilerin, senelik izinlerini hangi şartlar altında, nasıl kullanabileceklerinden genel hatlarıyla bahsettik. Bu kişiler, senelik izin haklarını kullanabilmek için işverenden talepte bulunmalıdırlar. Bu talebi ve gerekli bilgileri içerir dilekçe formuna yıllık izin dilekçe örneği denilmektedir.

Çalışan izin isteyeceği tarihten makul bir süre önce bu talepte bulunmalıdır. Yani yıllık izin dilekçe örneğini sunup ertesi günden itibaren izin istemek hakkaniyete uygun olmayacaktır. İşveren bu durumda mağdur olabilecektir. Dolayısıyla işverenin bu şekildeki bir talebi reddetmesi hukuka aykırı olmayacaktır. Bu konuya ilişkin birçok Yargıtay kararı mevcuttur. Bu nedenle yıllık izin dilekçesini, izin istenilen tarihten bir kaç ay önce sunmanız iyi olacaktır.

İşveren, kendisine sunulan bu senelik izin dilekçelerini kayıt altında tutmakla yükümlüdür. İşverenin bu talebi kabul etmesine binaen, işçinin bu tarihler arasında izinli sayıldığı izin kayıt belgesine işlenecektir. Bu onay kayıt belgesinde; hem işçinin hem de senelik izin talebine onay veren yetkilinin imzası bulunacaktır. Şuna dikkat edilmelidir ki; ileride işçi alacaklarına dair ortaya çıkabilecek bir uyuşmazlıkta bu belgeler büyük önem arz edecektir. Yargıtay kararlarına göre; bu belgelerin işverence kayıt altında tutulmaması ve işçi tarafından iddialarının somut bir şekilde ortaya konulması halinde işçinin beyanı esas alınacaktır. Yargıtay, sadece senelik izin dilekçesi ve izin onay kayıt belgelerinin kayıt altında tutulmasını, hakkın kullandırılmış olduğuna dair kesin bir delil olarak görmemektedir. Bu husus sadece bir karine teşkil etmektedir. Aksi taraflarca her zaman ortaya konulabilecektir.

Yıllık İzin Formu Nasıl Doldurulur?

İzin talep dilekçesinin içerisinde bulundurulacak hususlar şunlardır:

  • İzin isteyen personelin adı, soyadı ve T.C. kimlik numarası,
  • İznin ait olduğu dönem (yıl),
  • İzin başlama tarihi ve bitiş tarihi,
  • Kullanılacak iznin süresi ve türü,
  • Göreve başlama tarihi,
  • Talebiniz dahilindeyse; istenen yol izni süresi,
  • İznin geçirileceği adres ve iletişim bilgisi,
  • İzin talebinde bulunan personelin ve şirket yetkilisinin imzası.

Dolduracağınız yıllık izin dilekçesinde belirttiğimiz unsurların bulunması yeterli olacaktır.

Yıllık İzin Dilekçe Örneği

Verecek olduğumuz yıllık izin dilekçe örneğini, örneğin alt kısmındaki linklere tıklayarak Pdf ve Word formatında indirebilirsiniz. İndirmiş olduğunuz bu dilekçe örneğini kendinize göre uyarlayarak işlemlerinizde kullanabilirsiniz. İşte sizler için hazırladığımız dilekçe örneği:

HODRİ MEYDAN LİMİTED ŞİRKETİ

İNSAN KAYNAKLARI MÜDÜRLÜĞÜNE

 

KONU : PERSONEL YILLIK İZİN DİLEKÇESİ

ADI SOYADI                                             :

T.C KİMLİK NO                                       :

İZİN KULLANILAN ÇALIŞMA YILI : 2021

İZNE BAŞLAMA TARİHİ                     : 07.07.2021

İZİN BİTİŞ TARİHİ                                : 17.07.2021

KULLANILACAK İZİN SÜRESİ         : 10 gün

YOL İZİN SÜRESİ                                   : 4 gün

GÖREVE BAŞLAMA TARİHİ              : 05.03.2001

İZNİN GEÇİRELECEĞİ ADRES         :

İLETİŞİM NUMARASI                          :

Şirketiniz bünyesinde, Mali İşler Departmanında, yukarıda kimlik bilgileri verilen çalışanınızım. İş Kanunu ve sair mevzuat gereğince hak kazanmış olduğum yıllık iznimi, yukarıda verilen bilgiler doğrultusunda kullanmak istiyorum. İzin süresini şehir dışında geçireceğim için, ayrıca 4 günlük ücretsiz yol izni talep etmekteyim. Gereğinin yapılmasını bilgilerinize arz ederim. 03.06.2021

AD SOYAD

      İMZA

Yıllık izin dilekçesi örneğini Word formatında indirmek için tıklayın: Yıllık İzin Dilekçesi Örneği Word

Yıllık izin dilekçesi örneğini Pdf formatında indirmek için tıklayın: Yıllık İzin Dilekçesi Örneği Pdf

Memur Yıllık İzin Dilekçesi Örneği

Buraya kadar işçilere yönelik senelik izin haklarına değindik. Memurlarda durum nasıl, biraz da bu hususa değinmek isteriz. Ayrıca bu konuda bir dilekçe örneğini de sizlere sunacağız. Sunmuş olduğumuz bu dilekçe örneğini sizler de Word veya Pdf formatında indirebilir, işlemlerinizde kullanabilirsiniz.

Memurlardaki durum, işçilere göre farklılık arz etmektedir. Memurların, çalıştıkları iş koluna göre farklı düzenlemeler dahilinde izin hakları mevcuttur. Ama tabi bu her memuriyet için geçerli değildir. Bu sebeple 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu, bu konuda genel bir düzenlemeye gitmiştir. Yıllık izne hak kazanabilmek için yine 1 yıllık hizmet süresinin tamamlanması gerekmektedir. 1 – 10 yıl kıdeme sahip memurların senelik izin hakkı, 20 gündür. 10 yılın üzerinde kıdeme sahip olan memurların senelik izin hakları ise 30 gündür.

Memurlarda senelik izin, amirin uygun bulacağı zamanlarda kısım kısım veya toplu olarak kullanılabilecektir. Yine memurlarda da yol izni isteme hakkı mevcuttur. Memurlar, işçilerden farklı olarak, birbirini takip eden iki yıllık izin haklarını birlikte kullanabilirler. İşte bu hususlar dahilinde sizler için hazırlamış olduğumuz memur yıllık izin dilekçesi örneğimiz:

T.C. ADALET BAKANLIĞI

Personel Genel Müdürlüğü’ne

 

Adı ve Soyadı                     :

Görev Yaptığı

Daire Başkanlığı                :

Görevi                                  :

Kurum Sicil Numarası     :

Göreve Başlama Tarihi    :

İznin Ait Olduğu Dönem :

Kullanılmak İstenen

Yıllık İzin Miktarı             :

İznin Kullanılacağı

Tarih Aralığı                      :

Yol İzni (İsteğe bağlı)      :

İznin Geçirileceği Adres  :

İletişim Numarası            :

 

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 102 ve 103’üncü maddeleri gereğince, yukarıda verilen bilgiler doğrultusunda, belirtilen tarihler arasında kullanmak üzere tarafıma senelik izin verilmesini saygılarımla arz ederim.  .… /.… /…………

                                                                                      İMZA

Memur yıllık izin dilekçesi örneğini Word formatında indirmek için tıklayın: Memur Yıllık İzin Dilekçesi Örneği Word

Memur yıllık izin dilekçesi örneğini Pdf formatında indirmek için tıklayın: Memur Yıllık İzin Dilekçesi Örneği Pdf

Yıllık izin dilekçesi ve yıllık izne dair elimizden geldiğince sizleri  bilgilendirmeye çalıştık. Vermiş olduğumuz dilekçe örneklerini cihazınıza indirip üzerinde değişiklik yaparak kullanabileceğinizi bir kez daha hatırlatmak isteriz. Konu hakkındaki sorularınızı aşağıdaki formu doldurarak bizlere iletebilirsiniz.