Skip to content

SİGORTA NEDİR?

Sigorta, yaşanma ihtimali olan tehlikeler ve riskler sonrası oluşacak maddi kayıplara karşı güvence altına alınmak için kullanılan bir sistemdir. Gerçekleşmiş olan olaylar için değil, gelecekte gerçekleşme ihtimali olan tehlikeler ve risklere karşı sigorta yaptırılabilir. Yani sigorta ile bir nevi geleceğe yönelik kendinizi koruma altına almış olursunuz. Yapılan sigorta sözleşmesine göre teminat altına alınan risklerin gerçekleşmesi durumunda sigortanız sayesinde zararınız tazmin edilir. Bu yazımızda sigorta ile alakalı sıkça sorulan sorular üzerinde durarak sizleri bilgilendirmeyi amaçladık. Sizde makalemizi okuduktan sonra sormak istediğiniz soruları sayfanın en alt bölümünden büromuza iletebilirsiniz.

Sigorta Sözleşmesi Nedir?

Sigorta sözleşmesi Türk Ticaret Kanunu madde 1401’de açıklanmaktadır. Kanun maddesinden hareketle, sigorta ettirenin prim ödeme, sigortacının ise sigorta güvencesi borcunu üstlendiği iki tarafa borç yükleyen sözleşmelere sigorta sözleşmesi denilmektedir. Prim, sigorta bedeli, sigorta menfaati ve riziko ise bu sözleşmenin temel unsurlarıdır. Sözleşmenin kurulabilmesi için ana kural menfaatin varlığıdır. Sözleşmenin zorunlu unsurları hususunda anlaşılarak yazılı veya sözlü olarak sigorta sözleşmesi kurulabilir. Sigorta sözleşmelerinde irade uyuşması olmak zorundadır. Fakat sigortacı verilen teklife 30 gün içerisinde yanıt vermez (reddetmez veya farklı bir öneri sunmaz) ise verilen teklif kabul edilmiş sayılıp sigorta sözleşmesi kurulmuş olur.

Riziko Nedir?

Sigorta hukukun temel kavramlarından olan riziko, zarara uğrama olasılığı, en basit tabiriyle risk anlamına gelmektedir. Yani zarar meydana getirme ihtimali olan olaylara riziko denilir ve sigorta ettirilebilir. Bir olayın riziko olarak değerlendirilmesi için, meydana geleceği hususunda belirsizlik olması ya da meydana ne zaman geleceğinin bilinmiyor olması gerekir. Örneğin trafik sigortasında kazanın meydana geleceği belirsizdir. Hayat sigortalarında ölüm elbet meydana gelecektir fakat zamanı belirsizdir. Kısacası, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi imkansız hale gelmiş riziko için sözleşme yapılamaz. Ayrıca sözleşmede rizikonun kapsam ve sınırları açık şekilde belirlenmelidir. Zira TTK. m. 1409/1’e göre, sigortacı sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zararlardan sorumludur. Bununla birlikte Sigortacılık Kanunu m. 14/4’e göre, sözleşmede kapsam dahiline alınmış riskler haricinde, kapsam dışı bırakılmış risklerinde açıkça belirtilmiş olması gerektiği vurgulanmıştır. Sözleşmede kapsam dışında olduğu açıkça belirtilmemiş risklerde teminat kapsamında sayılır ve sigortacının sorumluluğu bu hallerde de mevcut olur.

Sigorta Primi Nedir?

Sigorta ettiren tarafından sigortacıya belirli aralıklarla yapılan ödemelere sigorta primi denir. Prim hesaplaması, sigorta konusu malın değeri ve rizikonun meydana gelme olasılığının kuvvetine göre yapılır. Örneğin meydana gelme ihtimali %90 olan bir riziko için daha yüksek bedelli primler ödenmesi gerekir. Buna karşın meydana gelme ihtimali daha zayıf olan rizikolar için daha düşük prim bedelleri ile sigorta yaptırılması mümkündür.

Sigorta Primi Ödenmezse Ne Olur?

Zarar sigortalarında, ilk prim ödenmez ise sigorta himayesi başlamayacaktır. Sigortacı ilk primi dava eder ise sigorta ettiren kişi kararlaştırılan primin yarısını ödeyerek sözleşmeden cayabilir. Aynı zamanda sigortacı ödeme yapılmadığı sürece üç ay içinde sözleşmeden cayabilir. Sonraki primlerin ödenmemesi durumunda, sigorta himayesi devam etmekle birlikte sigortacı himayeye son vermek adına sözleşmeyi feshedebilir. Sigorta himayesi fesih için verilen sürenin sonuna kadar devam edecektir. Sigortacı, sigorta ettirene noter aracılığıyla veya iadeli taahhütlü mektupla on günlük süre vererek borcunu yerine getirmesini aksi takdirde sözleşmeyi feshetmiş olacağını ihtar eder. Bu süre içerisinde prim ödemesi yapılmaz ise sözleşme feshedilmiş olur. Ayrıca bir sigorta dönemi içerisinde iki kez ihtar gönderilmişse, sigortacı sigorta döneminin sonunda sözleşmeyi feshedebilir.

Can sigortalarında, ilk prim ödenmez ise sigorta himayesi başlamaz. Eğer sigortalı ilk primi ödemeden hayatını kaybetmiş ise sigorta sözleşmesi geçersiz olur. Sonraki primlerin ödenmemesi durumunda ise TTK.m.1501 ödünç para verme maddesine göre, sigorta ettirenin istemi halinde sigortacı aktüerya kurallarına uygun olarak hesaplanan değer üzerinden sigortalıya ödünç para vermek durumundadır. TTK.m.1502’ye göre, sigorta ettiren daha sonra prim ödeme borcunu yerine getirmezse, sigortacı bu sebeple sözleşmeyi feshedemez veya prim talep edemez. Sigorta bedeli, ödenen primle sözleşme uyarınca ödenmesi gereken prim arasındaki oran hesaplanıp ona göre ödenir. Buna prim ödemeden muaf sigorta denilmektedir.

Sigortacının Tazminat Yükümlülüğü Nedir?

Sigortacı tarafından, sözleşmede belirlenen rizikonun meydana gelmesi durumunda uğranılan zararın karşılığı olarak sigortalıya yapılan ödemelere sigorta tazminatı denir. Sözleşmenin içeriğine göre zararın ne ölçüde karşılanacağı belirlenecek olup, sigorta tazminatı sigortalı malın değerini aşamaz. Kural olarak sigorta bedeli ile sigorta değeri eşit olmalıdır. Yani, sigortacının ödemekle yükümlü olduğu azami bedel ile sigorta olunan menfaatin değeri denk olmalıdır. Tazminatın para ile nakit ödenmesi hususunda zorunluluk yoktur. Örneğin, kasko sigortası kapsamında, trafik kazasında hasar gören motor, kaput, tampon gibi yerlerin sigortacı tarafından yenisi ile değiştirilmesi yoluyla da sigortacı tazminat borcunu ödemiş olur.

Sigorta Çeşitleri Nelerdir?

Güvence altına alınan risklere bağlı olarak farkı sigorta çeşitleri karşımıza çıkar. Birbirlerinden farkı özelliklere sahip bu sigorta türlerinin bazıları zorunlu tutulmuşken bazıları isteğe bağlı olarak yaptırılmaktadır. Kısaca, günlük hayatta en çok karşımıza çıkan sigorta çeşitlerini şunlardır;

  • Trafik Sigortası: Zorunlu sigorta çeşitlerindendir. Kaza durumunda karşı tarafın uğradığı zararların tazmin edilmesi amacıyla yapılır.
  • Kasko Sigortası: İsteğe bağlı olarak yaptırılabilir. Kaza nedeniyle araç sahibin uğradığı zararların giderilmesi amacıyla yaptırılır.
  • DASK Sigortası: Konut sahiplerinin yaptırması zorunludur. Deprem nedeniyle uğranılan zararların karşılanması amacıyla yapılır.
  • Hayat Sigortası: Sigortalı vefat eder, sakatlık geçirir, çalışamayacak duruma gelirse uğranılan maddi zararların tazmini için yaptırılır.
  • Özel Sağlık Sigortası: İsteğe bağlıdır. Bu sigorta ile sağlık açısından meydana gelebilecek riskler poliçe limitleri dahilinde teminat altına alınmaktadır.
  • Bireysel Emeklilik Sigortası: Diğer sigortalardan farklı olarak geleceğe yatırım yapılmasını amaçlayan bir tasarruf modelidir.

Sigorta Ettiren ve Sigortalı Ayrımı Nedir?

Sigorta sözleşmesini yaptıran, prim ödeme borcu altında bulunan kişi sigorta ettirendir. Burada dikkat edilmesi gereken husus sigorta ettiren kişi sözleşmeyi kendi yararına yapabileceği gibi üçüncü kişi yararına da yapabilir. Bahsi geçen üçüncü şahıs sigortalı olarak tanımlanmaktadır. Bu durumda sigorta sözleşmesinden doğan borçlar sigorta ettirene; haklar sigortalıya ait olur. Sigortacı bu durumda sigortalının maruz kalabileceği riske karşı güvence vermiş olur. Ancak prim ödemesi yapan taraf sigortalı değil sigorta ettirendir.

Rücu Nedir?

Rücu, sigorta sözleşmesine konu olan şeyde meydana gelen maddi zararın kusurlu taraftan alınması şeklinde açıklanabilir. Sigorta poliçesini oluşturan şeylere zarar geldiğinde sigortalı sigortacıya başvurarak zararının karşılanmasını ister. Sigortacı meydana gelen bu maddi zararları karşılar. Daha sonra zararın meydana gelmesine sebep olan kişilere karşı ödediği meblağın tahsili için hukuki yollara başvurabilir. Sigortacı zararı tazmin ettiği ölçüde sigortalının haklarının halefi haline gelmiş olur. Sigortacının, zararın meydana gelmesine neden olan kusurlu kişilerden, kendisinin ödediği meblağı tahsil etmesine imkan sağlayan kavram rücu etmektir.

Sigorta Sözleşmelerinde Zamanaşımı Kaç Yıldır?

Zarar ve can sigortalarında genel hükümler uygulanırken, zarar sigortalarının alt branşı olan sorumluluk sigortalarında özel hükümler uygulanır. Genel hükümlere göre, zamanaşımı süresinin alt sınırı iki yıl, üst sınırı ise altı yıldır. Sorumluluk sigortalarında uygulanan özel hükümlere göre ise zamanaşımı süresi on yıldır. Zamanaşımı süresi alacak muaccel olduğu tarihten başlar. Alacakların muacceliyeti ise TTK m.1427’ye göre düzenlenir. Zarar sigortalarında, riziko gerçekleştikten sonra rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinin akabinde sigortacının araştırmaları bittikten sonra ve her halükarda rizikonun gerçekleşmesinin ihbarından kırk beş gün sonra muaccel olur. Can sigortalarında ise zarar sigortalarından farklı olarak on beş gün sonra muaccel hale gelmiş olur. Zamanaşımı süreleri içerisinde sigorta sözleşmesinden doğan bütün talepler istenebilir. Bu süreleri değiştiren sözleşme hükümleri geçersizdir.

Bu yazımızda sizlere sigortadan bahsettik. Sizlerde konu ile alakalı sormak istediğiniz soruları yorumlar kısmından büromuza iletebilirsiniz.

0 0 oylar
İçeriği Oylayın

İlgili Makaleler

Abonelik
Bildir
guest
0 Yorum
Satır İçi Geri Bildirimler
Tüm yorumları görüntüle

Popüler Konular