HAKARET SUÇU

Hakaret Suçu

Hakaret suçu, Şerefe Karşı Suçlar başlığı altında Türk Ceza Kanunu’nda 125 ve 131. maddeler arasında düzenlenmiştir. Hakaret suçunun tanımı, bir kişiye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek veya sövmek suretiyle kişinin onur, şeref ve saygınlığına saldırmak olarak yapılabilir.

Hakaret Suçu ve Özellikleri

Söz konusu suç ile korunmak istenen mağdurun şerefidir. Hakaret niteliği taşıyan eylemin yapılması ile birlikte suç gerçeklemiş olur; suç tehlike suçu olarak nitelendirilir. Suçun gerçekleşmesi için mağdurun rencide olması şartı aranmamaktadır bu konuda zaten objektif bir değerlendirme yapılması da mümkün değildir. Hakaret suçunun faili yalnızca gerçek kişiler olabilirken mağduru ise gerçek veya tüzel kişiler olabilir. Suçun mağdurunun ölmüş bir kişi olması halinde Türk Ceza Kanunu’nun 130.maddesinde düzenlenen Kişinin Hatırasına Hakaret suçu oluşur.

Hakaret Suçunda Fiil

Hakaret suçunu meydana getirecek fiillerin kanunda tek tek sayılması mümkün değildir. Suçun tanımından yola çıkarsak, mağdurun şeref ve saygınlığını rencide eden, sövme niteliği taşıyan veya rencide edecek bir somut olgu veya fiil isnat etmek suretiyle gerçekleştirilen her türlü eylem hakaret suçunu oluşturabilir.

Bir kişinin gerçek bir özelliğinden bahsedilerek de hakaret suçu işlenebilir. Örneğin gözleri görmeyen birine “Kör işte ne olacak” gibi rencide edici söylemlerde bulunulması halinde de söz konusu suç oluşur.

Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnatlarda bulunulması halinde hakaret suçu sebebiyle ceza verilmez. Ancak isnat ve değerlendirmelerin gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekmektedir.

Toplum nezdinde meşhur kişiler örneğin siyasetçiler, futbolcular, sanatçılar gibi kişilere yöneltilen eleştiriler ve diğer söylemler normal kişilere göre daha ağır olabilir. Ağır eleştiri kapsamında nitelendirilebilecek söylemler hakaret suçunu oluşturmaz. Ayrıca kaba ve nezaketsiz davranışlar ile beddua niteliği taşıyan söylemler de hakaret niteliği taşımamaktadır.

Kişinin siyasi ideolojisine, dini inancına veya felsefi düşüncelerine yönelik rencide edici söylemler de hakaret suçu kapsamındadır.

Hakaret Suçunun Mağdurun Yokluğunda İşlenmesi

Hakaret mağdurun yüzüne karşı işlenebilir yada çeşitli iletişim araçları ile hakaret suçu işlenebilir. İletişim araçları ile işlenen hakaret suçunda mağdurun hakareti öğrenmesi yeterlidir, bu şekilde gerçekleştirilen hakaretler yüze karşı gerçekleştirilmiş hakaret gibidir.

Mağdurun yokluğunda, fail tarafından edilen hakaretin suç oluşturabilmesi için en az 3 kişinin hakareti öğrenmesi gerekmektedir. Burada kast etmiş olduğumuz 3 kişi fail dışındadır ve hepsinin aynı anda öğrenmesine veya aynı yerde bulunmasına hakaret suçunun oluşması açısından gerek yoktur.

Hakaret Suçunun Cezası

Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Hakaretin, mağduru muhatap alacak şekilde sesli, yazılı veya görüntülü bir iletişim aracıyla işlenmesi halinde de aynı ceza ile cezalandırılır.

Hakaret suçunun, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı, kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlere yönelik işlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamayacak şekilde hüküm verilir. Hakaret suçu ile birlikte tehdit de gerçekleşirse tehdit suçu için de ayrıca ceza verilir.

Hakaret suçunun aleni bir şekilde örneğin cami avlusunda bağırarak işlenmesi halinde verilecek olan ceza altıda bir oranında artırılır.

Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez.

Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.

Ölen kişinin hatırasına en az üç kişinin tanıklık edeceği şekilde hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Ceza, hakaretin alenen işlenmesi halinde, altıda biri oranında artırılır. Ölen kişinin kısmen veya tamamen ceset veya kemiklerini alan veya ceset veya kemikler hakkında rencide edici fiillerde bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Hakaret suçu sebebiyle yapılacak yargılamalar sonucunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. Mağdurun uğramış olduğu bir maddi zarar var ise fail tarafından bu zararın karşılanması koşulu ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir. Bu kararın verilebilmesi için mağdurun uğramış olduğu manevi zararın karşılanması şartı bulunmamaktadır.

Hakaret Suçunda Şikayet ve Zamanaşımı Süresi

Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hakaret suçu hariç, hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikayetine bağlıdır. Şikayet süresi ise mağdurun hakareti öğrendiği tarihten itibaren 6 aydır. Bu süre içerisinde mağdur tarafından şikayette bulunulmaması halinde bu suç sebebiyle soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. Mağdur, şikayet etmeden önce ölürse, veya suç ölmüş olan kişinin hatırasına karşı işlenmiş ise; ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikayette bulunulabilir.

Hakaret suçu ile ilgili yapılacak olan yargılamalarda alanında uzman bir avukat tarafından temsil edilmeniz faydanıza olacaktır.

Hakaret Suçu ile İlgili Yargıtay Kararları

“Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövme fiilini oluşturması gerekmektedir.

Olay günü sanığın, müştekiye söylediği kabul edilen “terbiyesizlik yapma, pislik yapma erkeksen gel yüzüme söyle” şeklindeki sözü, muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu ve dolayısıyla hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yasal olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık … müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünde, tebliğnameye aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, ….oy birliğiyle karar verildi.” Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2017/8129 E., 2018/14490 K.

“TCK’nın 125/1. maddesi uyarınca, gıyapta hakaret suçunun en az üç kişi ile ihtilat edilerek işlenmesi gerekmekte olup, Mahkemece sanık …’ın müştekiler hakkında iddianamede belirtilen hakaret içerikli sözleri, tanık olarak dinlenilen … ve …’ın yanında söylediği kabul edilmiş ise de, katılan …’nın ”sanık iddianamede belirtilen hakaretleri eşimin yanında ve tanıklar … ve …’ın yanında yapmış” şeklinde, tanık …’ın ”iddianamede geçen hakaret sözlerini gerek benim yanımda gerekse diğer çalışanların yanında sürekli kullanıyor” şeklindeki beyanları karşısında, işletmede çalışan görevlilerin beyanlarına başvurularak, eylemde ihtilat unsurunun oluşup oluşmadığı araştırılıp, gerekçede tartışılmaksızın eksik inceleme ve yeterli olmayan gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,….

Kanuna aykırı, sanık …’ın temyiz nedenleri yerinde görülmekle tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, ……oy birliğiyle karar verildi.” Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2016/4005 E., 2018/2719 K.

MİRAS PAYLAŞIMI

Ortaklığın Giderilmesi Davası

baba öldü anne sağ iken miras paylaşımı

 

Miras paylaşımı, ölmüş olan yada gaipliğine karar verilmiş kişinin bırakmış olduğu mal varlığının mirasçıları arasında paylaştırılmasıdır. Miras bırakan tarafından herhangi bir mirasçı atanmamış olması halinde mirasın tamamı yasal mirasçılar arasında paylaştırılır. Türk Medeni Kanunu’nda yasal mirasçılar belirlenmiş ve mirastaki pay oranları da belirtilmiştir.

Yasal Mirasçılar Arasında Miras Paylaşımı

Miras bırakan tarafından herhangi bir mirasçı atanmamış olması durumunda kanunun çizmiş olduğu çerçeve dahilinde miras yasal mirasçılar arasında paylaştırılır. Yasal mirasçılar arasındaki miras paylaşımı şu şekilde gerçekleştirilir:

Mirasbırakanın birinci derece mirasçıları, onun altsoyudur yani çocuklarıdır. Çocuklar eşit olarak mirasçıdırlar. Mirasbırakandan önce ölmüş olan çocukların yerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır. Örneğin eşi sağ olmayan ve 5 çocuğundan 4 çocuğu sağ olan ve ölen çocuğundan 3 tane torunu olan bir kişinin mirası 5 çocuğuna eşit şekilde pay edilir. Kendisinden önce ölen çocuğunun payı o çocuğundan olan 3 tane torununa paylaştırılır.

Altsoyu bulunmayan mirasbırakanın mirasçıları, ana ve babasıdır. Bunlar eşit olarak mirasçıdırlar. Mirasbırakandan önce ölmüş olan ana ve babanın yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır. Bir tarafta hiç mirasçı bulunmadığı takdirde, bütün miras diğer taraftaki mirasçılara kalır.

Altsoyu, ana ve babası ve onların altsoyu bulunmayan mirasbırakanın mirasçıları, büyük ana ve büyük babalarıdır. Bunlar, eşit olarak mirasçıdırlar. Mirasbırakandan önce ölmüş olan büyük ana ve büyük babaların yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır. Ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük babalardan biri altsoyu bulunmaksızın mirasbırakandan önce ölmüşse, ona düşen pay aynı taraftaki mirasçılara kalır.
Ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük babaların ikisi de altsoyları bulunmaksızın mirasbırakandan önce ölmüşlerse, bütün miras diğer taraftaki mirasçılara kalır.

Sağ kalan eş varsa, büyük ana ve büyük babalardan birinin mirasbırakandan önce ölmüş olması hâlinde, payı kendi çocuğuna; çocuğu yoksa o taraftaki büyük ana ve büyük babaya; bir taraftaki büyük ana ve büyük babanın her ikisinin de ölmüş olmaları hâlinde onların payları diğer tarafa geçer.

Evlilik dışında doğmuş ve soybağı, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulmuş  olanlar, baba yönünden evlilik içi hısımlar gibi mirasçı olurlar.

Baba Öldü Anne Sağ İken Miras Paylaşımı

 

Sağ kalan eş, birlikte mirasçı olarak bulunduğu zümreye göre mirasbırakana aşağıdaki oranlarda mirasçı olur:

  • Mirasbırakanın altsoyu ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte biri,
  • Mirasbırakanın ana ve baba zümresi ile birlikte mirasçı olursa, mirasın yarısı,
  • Mirasbırakanın büyük ana ve büyük babaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte üçü, bunlar da yoksa mirasın tamamı eşe kalır.

Evlatlık İlişkisinde Mirasın Paylaşımı ve Devletin Mirasçılığı

Evlâtlık ve altsoyu, evlât edinene kan hısımı gibi mirasçı olurlar. Evlâtlığın kendi ailesindeki mirasçılığı da devam eder. Evlât edinen ve hısımları, evlâtlığa mirasçı olmazlar.

Mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası devlete geçer.

Miras Paylaşımı Davası

Mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir. Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına
karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. Hâkim, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar. Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağlanır.

Paylaşmanın derhâl yapılması, paylaşım konusu malın veya terekenin değerini önemli ölçüde azaltacaksa; sulh hâkimi, mirasçılardan birinin istemi üzerine bu malın veya terekenin paylaşılmasının ertelenmesine karar verebilir.

Mirasın açıldığı tarihte, mirasçı olabilecek bir cenin varsa paylaşma doğumuna kadar ertelenir. Ana muhtaç ise, doğuma kadar geçim giderlerinin terekeden sağlanmasını isteyebilir.

Miras Paylaşımında Elbirliği Mülkiyetinin Paylı Mülkiyete Dönüştürülmesi

Bir mirasçı, terekeye dahil malların tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde sulh hâkimi, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet eder. Elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilir.

Miras Paylaşımında Birlikte Yaşayanların Hakkı

Mirasbırakanın ölümünde onunla birlikte yaşayan ve onun tarafından bakılan kimseler, ölüm tarihinden başlayarak üç aylık bakım ve geçim giderlerinin terekeden sağlanmasını isteyebilirler.

Miras Paylaşımı Davasında Zamanaşımı Süresi ve Görevli ve Yetkili Mahkeme

Miras paylaşımı davasında görevli ve yetkili mahkeme miras bırakanın son yerleşim yerindeki sulh hukuk mahkemesidir. Miras ortaklığı devam ettiği sürece miras paylaşımı davası açılabilir. Miras hukuku ile ilgili avukatlık hizmetimize Miras Avukatı sayfasından ulaşabilirsiniz.

RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK

Resmi Belgede Sahtecilik Suçu

 

Resmi belgede sahtecilik suçu, Türk Ceza Kanunu 204. maddede Kamu Güvenine Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenmiştir. Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi kullanan kişi resmi belgede sahtecilik suçunu işlemiş olur. Yani söz konusu suç seçimlik hareketli suçtur.

Resmi Belgede Sahtecilik Suçu Şartları

Söz konusu suç, yazılı olan delil niteliği taşıyan bir resmi belgede sahtecilik yapılması halinde oluşabilir. Resmi belgenin düzenleyeni yani sahte belge üzerinde bu belgenin hangi kişi veya kurum tarafından düzenlendiği belli olmalıdır. Düzenlenen sahte belgenin gerçeği bir kamu görevlisi tarafından düzenleniyor olmalıdır.

Resmi Belgede Sahtecilik Suçu Nasıl İşlenir, Nitelikli Halleri ve Cezaları

  • Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
  • Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır.
  • Gerçek bir resmi belgeyi bozan, yok eden veya gizleyen kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
  • Bir resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine yalan beyanda bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
  • Sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur.
  • Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla belgede sahtecilik suçunun işlenmesi halinde, verilecek ceza, yarısı oranında indirilir.

Failin ayrıca başka bir suç işlemesi halinde örneğin rüşvet alması halinde bu suçtan da ayrıca cezalandırılacaktır.

Resmi Belge Hükmünde Olmayan Belgelerde Sahtecilik Suçu

Özel belgede sahtecilik suçunun konusunun, emre veya hamile yazılı kambiyo senedi, emtiayı temsil eden belge, hisse senedi, tahvil veya vasiyetname olması halinde, resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

Sağlık Mensuplarının Gerçeğe Aykırı Belge Düzenlemesi

Gerçeğe aykırı belge düzenleyen tabip, dişçi, eczacı veya diğer sağlık mensubu, üç ila bir yıl arası hapis cezası ile cezalandırılır. Düzenlenen belgenin haksız bir menfaat sağlaması ya da kamunun veya kişilerin zararına bir sonuç doğurması halinde göre cezaya hükmolunur.

Resmi Belgede Sahtecilik Suçunda Mağdur, Şikayet ve Zamanaşımı Süresi

Söz konusu suçun mağduru devlettir. Suç bir başkasının aleyhine işlenmiş ise mağdur sıfatıyla değil ancak suçtan zarar gören sıfatıyla şikayetçi olup yargılamaya katılabilirler. Resmi belgede sahtecilik suçu şikayete tabi bir suç değildir. Suçun basit halinin dava zamanaşımı süresi ise 8 yıldır.

Resmi Belgede Sahtecilik Suçunda Görevli Mahkeme

Bu suç kapsamında yapılacak yargılamalarda görevli mahkeme asliye ceza mahkemesi, failin kamu görevlisi olması durumunda görevli mahkeme ağır ceza mahkemesidir.

Resmi Belgede Sahtecilik Suçu ile İlgili Yargıtay Kararları

“sanıkların, Erzurum 1.Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın davalısı konumunda olmaları nedeniyle duruşmaya katılmasalar dahi, davacı tarafın katılımı ile yargılamanın devam edeceği. Dolayısıyla davalı tarafın duruşmaya katılmamasının kendileri bakımından sonuca etkili olmadığı; diğer yandan yetki belgesinin kullanılmasının icra takip işlemleri yönünden değerlendirildiğinde de, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 26. maddesine göre verilecek muvafakatname ile stajyer avukatların dahi icra takip işlemlerini yapma yetkisinin bulunduğu. Sanık Cengizhan’ın da yetki belgesi verildiği tarih itibariyle bu statüye sahip olduğunun ve dolayısıyla suça konu yetki belgelerinin kullanılması ile elde edilebilecek olan hukuki sonuçların elde edilmesi mümkün olduğunun anlaşılması karşısında;

bu haliyle yapılan sahteciliğin “faydasız sahtecilik” olarak nitelenmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi, yasaya aykırı, katılan vekili, sanık Y.. Y.. müdafii ve sanık C.. Ö..’in temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 04.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.” Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2013/6124 E., 2014/1687 K.

“…maddi gerçeğe ulaşmak amacıyla senet üzerindeki imzaların şirket çalışanları tarafından sanığın talimatı doğrultusunda atılmış olup olmadığı yönünden araştırma yapılarak; suçun sanığı olabilecekleri hususu da hatırlatılarak beyanlarının alınması. İmza ve yazı örnekleri celbedilerek senet üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması. Ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi.
2-Sanık ile katılan arasında ticari ilişki olduğu sabit olduğundan kişinin eyleminin “gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla sahtecilik” suçunu oluşturup oluşturmayacağının değerlendirilmemesi.

Yasaya aykırı, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, 05.11.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.” Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2015/4058 E., 2015/4759 K.