Velayetin değiştirilmesi davası çocuk üzerinde yükümlülüğü bulunan anne veya babadan velayet hakkının alınıp diğer tarafa verilmesine ilişkin açılan davadır. Velayetin değiştirilmesi kanunda sayılan ve benzeri hallerde mümkündür.
Söz konusu davanın açılabilmesi için velayetin daha önce anne veya babadan birine verilmiş olması lazımdır. Ayrıca çocuğun veya velayet hakkına sahip tarafın durumunda sürekli ve esaslı bir değişiklik meydana gelmelidir. Bu değişiklik dolayısıyla çocuğun menfaati zedelenmiş olmalıdır.
Medeni kanunumuzun 183. maddesinde velayeti değiştirilmesi sebepleri sayılmıştır. Bu maddeye göre velayet; ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde değiştirilebilir.
Maddenin metninden de anlaşılacağı üzere sayılan sebepler sınırlı sayıda değildir. Yani bu sebepler dışında başka bir sebeple de velayetin değiştirilmesine karar verilebilir. Örneğin velayet sahibi tarafın diğer tarafla çocuğun kişisel ilişki kurmasına engel olması, velayetin kötüye kullanılması, çocuğun menfaati için velayetinin değiştirilmesi gerekiyorsa velayetin değiştirilmesi davası sonucunda velayet değiştirilmesine karar verilebilir. Ancak ana ve babanın her ikisinden de velayet kaldırılırsa çocuğa vasi atanır.
Saydığımız sebeplerle velayetin değiştirilmesi için hakimin göz önünde bulundurması gereken temel husus çocuğun menfaatidir. Velayetin değiştirilmesi sebepleri olsa dahi çocuğun menfaati velayetin değiştirilmesini gerektirmiyorsa hakim tarafından ret kararı verilebilir.
Ayrıca velayetin kaldırılması kararı mevcut veya doğabilecek çocuklara etki eder. Zira bir çocuk hakkında velayet hakkının kaldırılmasına karar veren mahkeme, velayetin kaldırılması gerekmeyen diğer çocuklar hakkında velayetin kaldırılmasına yer olmadığına karar vermelidir, yoksa diğer çocuklar açısından da velayet kaldırılır.
Velayetin kaldırılması durumunda anne ve babanın, çocuklarının bakım ve eğitim giderlerini karşılama yükümlülükleri aynen devam eder. Anne ve baba ile çocuğun, giderlerini karşılayacak ekonomik gücü yoksa bu giderler devlet tarafından karşılanır.
Velayete sahip anne veya babanın yeniden evlenmesi, tek başına velayetin kaldırılmasını gerektirmez. Ancak, çocuğun menfaati gerektirdiğinde velayet sahibi değiştirilebilir. Ayrıca şartlar gerektiriyorsa çocuğa vasi atanabilir.
Görevli mahkeme aile mahkemeleridir. Yetkili mahkeme konusunda kanunda bir kesinlik bulunmamaktadır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 14.01.2014 tarihli 2014/26169 Karar numaralı kararında davacının kendi oturduğu yer mahkemesinde bu davayı açabileceği belirtilmiştir. Söz konusu karar metni şöyledir. :
“Dava 17.7.2013 tarihinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra açılmıştır. Bu sebeple; artık davacının müşterek çocuğun velayetinin anneden alınıp kendisine verilmesi yönündeki talebi, bir “çekişmesiz yargı” işidir (6100 s. HMK. m. 382/2-13). Çekişmesiz yargı işlerinde de, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu kabul edilmiştir (6100 s.HMK.m.384). Velayetin kaldırılması veya ebeveynlerden birinden alınarak diğerine verilmesine, yahut kaldırılan velayetin iadesine ilişkin davalardaki yetki konusunda, Türk Medeni Kanununda aksine bir düzenleme bulunmadığına göre, Hukuk Muhakemeleri Kanunundaki “çekişmesiz yargı ile” ilgili genel yetki kuralı burada da uygulanacaktır. O halde, davacı kendi oturduğu yer mahkemesinde de bu davayı açabilir. Öyleyse, yetki itirazının reddi ile velayetin değiştirilmesi ile ilgili talebin esasının incelenmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile yetkisizlik kararı verilmesi doğru bulunmamıştır.”
Velayet altındaki çocuk için diğer taraf çocuğun menfaatine aykırı bir durum olması halinde herhangi bir süreye tabi olmaksızın dava açılabilmektedir. Örneğin 5 yaşındaki çocuğun velayeti anneye verildi. Annesi 10 yıl boyunca çocuğu hakkında her türlü görevini yerine getirdi. Ancak annesi, çocuğu 5 yaşına geldikten sonra malvarlığını savurgan davranmaya başlamış ve uyuşturucu kullanmaya başlamış olabilir. Bu durum velayet altındaki çocuğun zararınadır. Böyle bir durumda baba tarafından velayetin anneye verilmesinden itibaren 10 yıl geçmiş olsa dahi velayetin değiştirilmesi davası açılabilir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 382. maddesinin birinci fıkrasında çekişmesiz yargı işlerinin neler olduğu önce genel çerçevesi belirlenerek, daha sonra da mümkün olduğunca sayılarak belirtilmiştir.
Velayetin değiştirilmesi isteği de Kanunun sözü edilen maddesinde bir “çekişmesiz yargı” işi olarak düzenlenmiştir. Çekişmesiz yargı işlerinde de aksine hüküm bulunmadıkça kendiliğinden araştırma ilkesi geçerlidir.
Bu genel açıklamadan sonra bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu (TMK) uyarınca velayet; çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini kapsar. Aynı zamanda anne ve babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri de içerir. Ana ve babanın çocukların kişiliklerine ilişkin hak ve ödevleri, özellikle çocukların şahıslarına bakmak, onları görüp gözetmek, geçimlerini sağlamak, yetiştirilmelerini ve eğitimlerini gerçekleştirmektir. Bu bağlamda sağlayacağı eğitim ile istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlak sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü bulunmaktadır. Boşanma sonrasında malların paylaşımı ve katılma alacağı ile ilgili bilgi almak için bu konudaki makalemizi inceleyebilirsiniz.
İştirak nafakası, velayetin düzenlenmesine ilişkin davalarda bu davaların ferîsi niteliğindedir. Ferî talepler asıl talebin sonuca bağlıdır.
Velayet ve iştirak nafakası talebi arasında da bir öncelik ya da sonralık ilişkisi bulunmayıp aslilik ve ferîlik ilişkisi söz konusudur. Ferî talebin, asıl talepten bağımsız olarak istenmesi mümkün değildir bu yüzden velayetin değiştirilmesini konu alan bir davada da değiştirme talebinin reddi durumunda çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmeyecektir. (Hukuk Genel Kurulu 2017/2444 E., 2019/51 K. ve 31.01.2019 tarihli ilam)
Kısaca açıklamak gerekirse; ana ve babanın çocuğa bakım yükümünün doğal sonucu olan iştirak nafakası, çocuğun korunmasına yöneliktir ve kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle de hâkim, talep bulunmasa dahi kendiliğinden iştirak nafakasına hükmetmelidir.
Önemle ifade etmeliyiz; velayetin değiştirilmesi kamu düzenine ilişkindir. Bu davada asıl talebin ferîsi niteliğindeki iştirak nafakası talebinin bağımsız bir dava olduğunu kabul etmek, usul ekonomisine aykırılık teşkil eder. Bununla birlikte iştirak nafakasına hak kazanması için velayetin değiştirilmesi davasının sonucunu beklemek çocuk yönünden haklarına geç ulaşması sonucunu doğuracağı için çocuğun hakkına geç kavuşması kamu vicdanının yaralanmasına sebebiyet verecektir.
Velayetin değiştirilme davasında yetki ile alakalı örnek bir Yargıtay kararında şu görüş benimsenmiştir;” Velayetin değiştirilmesi davasında kesin ve özel yetki kuralı bulunmaz. Ancak davalılar tarafından bu hususun ilk itiraz olarak ileri sürülmesi durumunda yetki hususu dikkate alınır. Hâkim, yetkinin kesin olmadığı hallerde, bu durumu resen nazara alamaz.” (20. Hukuk Dairesi 2019/2220 E., 2019/4091 K. ve 17.06.2019 tarihli ilam) Zira velayetin düzenlenmesi kamu düzeninden ileri gelmektedir.
Anlaşmalı boşanma kararında, velayet hakkının bir tarafa verildiği ve çocukların özel giderlerinin çocukların velayetlerini alan tarafın karşılayacağı hususunda ana ve baba anlaşmıştır. Çocukların velayetlerinin değiştirilmesi durumunda söz konusu anlaşmanın infazında sıkıntı doğurmayacağı görüşü kabul edilmiştir. (Hukuk Genel Kurulu 2017/1895 E., 2019/630 K. ve 30.05.2019 tarihli ilam) Yani kendisinden çocuğun velayeti alınan tarafın, velayetin değiştirilmesi davasını gerekçe göstererek ortak çocukların mağdur olmasına yol açacak şekilde velayet düzenlemesinden bağımsız olarak ödemeyi taahhüt ettiği çocuğun özel giderlerinden sorumlu olmadığını ileri sürmesi Yargıtay’a göre yasaya aykırı kabul edilmiştir.
Velayet değiştirme davasının çekişmesiz yargı işi olarak düzenlenmesinin bir sonucu da Bölge Adliye Mahkemesince çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar üzerinedir. Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararları kesin niteliktedir, bu kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamaz. Bu sebeple, davalı-davacının bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddi gerekir.(2. Hukuk Dairesi 2019/3013 E., 2019/5474 K. ve 06.05.2019 tarihli ilam) Yani Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararlarına karşı temyiz yoluna gidilemez.
Tapu iptal davaları en sık görülen dava türlerinden biridir. Bu makalemizde tapu iptal davaları ile…
Uzman çavuş sözleşme feshi, uzman çavuşların kendi isteği ile veya idare tarafından sözleşmenin sona erdirilmesi…
İnanç sözleşmesi yasalarımızda açık bir şekilde düzenlenmemiştir. Ancak uygulamada ve öğretide "sözleşme özgürlüğü" ilkesi…
Bağışlamanın geri alınması, bağış yapan kişilerin sonradan yaptıkları işlemden pişman olmaları neticesinde başvurmak istedikleri…
İpotek kaldırma işleminin doğru bir şekilde gerçekleştirilmesi, hak kayıplarını önlemek açısından son derece önemlidir. Bu…
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, Türk Ceza Hukuku'nda büyük bir öneme sahiptir. Bu uygulama,…
Avukat Caner Besler tarafından kurulan Besler Hukuk Bürosu; iş hukuku ve iş kazası avukatlığı başta olmak üzere, gayrimenkul avukatı, miras avukatı, boşanma avukatı olarak geniş bir hukuki yelpazede hizmet sunmaktadır.
Besler Hukuk Bürosu İstanbul’da faaliyetlerine başlamış, ilerleyen süreçte Türkiye’nin birçok farklı şehrinde müvekkillerine hizmetler sunmuştur. Merkezi İstanbul İli Kartal İlçesi’nde bulunan Besler Hukuk Bürosu, ülkemizin tamamında avukatlık faaliyetlerini sürdürmektedir.
Kıdem ve ihbar tazminatı, maaş alacakları, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti, AGİ alacağı, eşit davranmama tazminatı, kötü niyet tazminatı, sendikal tazminat, mobbing nedeniyle manevi tazminat ve her türlü işçilik alacakları iş mahkemesi avukatlarımızca tahsil edilmektedir.
İşçi avukatlığı kapsamında sitemizde kıdem ve ihbartazminat hesaplamayapılabilmektedir. En güncel verilerle kıdem tazminatı tavanını aşmayacak şekilde alacağınızın hesaplanmasına yardımcı olunmaktadır. Brüt ücret tutarınızı girmenizle birlikte hak etmiş olduğunuz kıdem ve ihbar tazminatınız hesaplanmaktadır.
İş kazasıgeçirmiş olan müvekkillerimiz ve yakınlarına iş kazası avukatı olarak her türlü desteği sağlamaktayız. İş kazasının işveren tarafından SGK’ya bildirilmediği durumlarda, gerekli başvuruları yapmaktayız. Maluliyet oranının belirlenmesi ve iş göremezlik maaşının bağlanması için gerekli işlemleri takip etmekteyiz.
SGK tarafından kazanın iş kazası olarak kabul edilmediği hallerde, iş kazası tespit davası açmaktayız. İş kazası tazminatı davalarında müvekkillerimizi temsil etmekte, gerekli maddi ve manevi tazminat hesaplamalarını yaptırarak, tazminat almalarına yardımcı olmaktayız.
Gayrimenkul avukatlığı hizmetlerimiz kapsamındatapu iptal ve tescil davası, kamulaştırmasız el atma davası, arsa payı düzeltim davası, muhdesatın aidiyeti davası, ortaklığın giderilmesi davası ve taşınmaz mülkiyetine ilişkin tüm davalar tarafımızca takip edilmektedir.
Kat karşılığı inşaat sözleşmesi, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi vb. sözleşmeler tarafımızca hazırlanmakta, kentsel dönüşüm için gerekli işlemler yapılmakta ve tüm süreç boyunca hukuki danışmanlık hizmetleri verilmektedir.
Mirastan mal kaçırmadurumlarının varlığı halinde, miras avukatı olarak tapu iptal ve tescil davası açmaktayız. Saklı payın ihlal edilmesi, mirasçılıktan çıkarma ve tenkis davaları gibi miras hukukuna ilişkin davalar da tarafımızca takip edilmektedir.
Vasiyetname, mirastan feragat sözleşmesi, ölünceye kadar bakma sözleşmesi vb. ölüme bağlı tasarruflara ilişkin hukuki metinler tarafımızca düzenlenmekte, bahsi geçen işlemlere ilişkin hukuki sorularınız cevaplandırılmaktadır.
Boşanma avukatı olarak anlaşmalı boşanma davası ve çekişmeli boşanma davası tarafımızca takip edilmektedir. Katılma alacağı davası, nafakanın artırılması davası, velayetin değiştirilmesi davası gibi boşanmaya bağlı diğer davalarda da müvekkillerimizi temsil etmekteyiz.
Anlaşmalı boşanma protokolü, dava dilekçeleri ve gerekli her türlü evrak boşanma avukatlarımız tarafından hazırlanmaktadır. Müvekkillerimizin karşı tarafın hileli ve kötü niyetli işlemleri ile zarar görmemesi için gerekli yönlendirmeler yapılmaktadır.
Avukata sorsayfamız ileistinaf nedirvb. her türlü hukuki sorularınız avukatlarımız tarafından cevaplanmaktadır. Mesai saatleri içerisinde online avukatlarımız, avukata sormak istediğiniz her türlü sorunuzu yanıtlandıracaktır. Avukata soru sormak için avukata sor sayfamızın en altındaki formu doldurmanız yeterlidir. Sorunuzun cevabını yine avukata sor sayfasından görebilir, farklı bir sorunuz varsa avukatlarımıza iletebilirsiniz.
Sitemizi en iyi şekilde kullanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Sitemize giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılmaktasınız.