ALKOLLÜ ARAÇ KULLANMA CEZASI NE KADAR?

alkollü araba kullanma

 

Alkollü araç kullanma, Türk Ceza Kanunu madde 179 kapsamında yer almaktadır. Bu durum kişilerin ve trafiğin güvenliği için son derece önemli bir konu olup, ciddi yaptırımlarla düzenlenmiştir. Bu yazımızda konunun detaylarını sizler için açıkladık. Makaleyi okuduktan sonra merak ettikleriniz için yorumlar kısmından bizlerle iletişime geçebilirsiniz.

Alkol Promil Sınırı Nedir ?

Sürücünün alkol düzeyinin ölçümünde “promil birimi” kullanılmaktadır. Şahsi otomobilini kullanan şoförün 0.50 promile, şahsi diğer araçları kullanan şoförünse 0.20 promile kadar alkollü olması TCK 179 bakımından sorun teşkil etmez. Bu miktar 100 ml kandaki yarım ve 0.20 mg alkole karşılık gelmektedir. Sürücünün bu sınırları aşmaması halinde suç oluşmayacaktır.

Ticari Araçlarda Promil sınırı nedir ?

Otobüs, taksi, minibüs, tır, kamyon gibi ticari amaçlı çalışan araç sürücüleri için alkol sınırı sıfır promildir. Bu sürücülerin 0.20 veya daha az miktarda alkol almaları dahi hukuken yasaklanmıştır. Keza alkollü araç kullanma cezası verilen ticari araç sürücülerinin psikoteknik belgeleri de geçerliliğini kaybedecektir.

Alkollü Araç Kullanımında 1 Promil Sınırı Nedir ?

Kolluk birimi, yasaklanan değerin aşılması ile kişinin aracı kontrol edebilme kabiliyetini inceler. Ancak 1 promili aştığı takdirde bu araştırma hiç yapılmadan kişinin kontrol gücünü yeterli ölçüde kaybedeceği belirlenmiştir. Dolayısıyla 1 promil alkollü çıkan sürücü, kasten trafik güvenliğini tehlikeye düşürme suçunu işlemiş kabul edilir. Bu sınır mahkeme kararlarında da belirtilmektedir:

“… davalı şirkete, … Kasko Filo Sigorta Poliçesi ile sigortalı olan aracın hasarlanmasına sebebiyet veren araç sürücüsü, hasarlı trafik kazasının meydan geldiği sırada 0,57 promil alkollü olmasına rağmen yapılan teknik değerlendirmede alkol düzeyi 1.00 promil sınırının altında olup, kazanın meydana geliş şekli dikkate alındığında münhasıran alkolün etkisi ile meydana gelmediği, hasarın poliçe kapsamında değerlendirebileceği” yönündeki tespite göre kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmediğinin anlaşılmasına ve hasarın poliçe kapsamında kalmasına göre yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.” (İstanbul BAM, 9. HD., E. 2020/1582 K. 2022/1366 T. 29.10.2022)

Belirtilen Alkol Sınırları Aşılırsa Ne Olur ?

Şahsi otomobilde 0.50 promilin, haricinde ise 0.20 promilin üzerindeki değerlere sahip olan sürücüler, çeşitli yaptırımlarla karşı karşıya kalacaktır. Bu yaptırımların en hafifi idari para cezası olup, bu ceza ehliyete el koyma ve trafikten mene kadar varabilmektedir. Alkol sınırının aşılması, Türk Ceza Kanunu madde 179/3 kapsamında, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun da işlendiği anlamına gelmektedir.

İlk Kez Alkollü Araç Kullanmanın Cezası Nedir ?

Trafikte ilk defa alkollü yakalanan sürücü için idari para cezası bedeli, Karayolları Trafik Kanunu Madde 48/5′ e göre 2022 yılı için 1823 TL’dir. Buna ilaveten sürücünün ehliyetine 6 ay süre ile el konulur.

2 Defa Alkollü Araç Kullanmanın Cezası Nedir ?

Trafik güvenliğinin ikinci kez alkollü olarak tehlikeye atılması halinde, Trafik Kanunu Md. 48/5 uyarınca 2022 yılı için 2287 TL idari para cezası ve 2 yıl ehliyete el koyma cezası verilecektir.

Alkollü Araç Kullanma Nasıl Tespit Edilir ?

Sürücünün alkol muayenesi, genellikle alkolmetreye üflenmesi ile yapılmaktadır. Bunun yanı sıra kan örneğinin incelenmesi suretiyle de ölçüm mümkündür. Testin doğruluğundan şüphe duyulan hallerde sadece alkolmetre ile ölçmek yeterli olmayacaktır. Bu durumda kan örneğinin ilgili merciye gönderilerek gelen sonuçlara göre yaptırım uygulanması gerekmektedir. Bu durum Yargıtay kararlarıyla da sabittir:

“Eldeki davada mahkemece “ her ne kadar araç sürücüsünün alkollü olduğu belirlenmiş olsa da, periyodik kalibrasyonu yapılmayan cihazla yapılan ölçüm nedeniyle kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiği ispatlanamadığından, davacı sigortacının davalı araç maliki ve işletene rücu hakkı bulunmayacağı gerekçesi ile” davanın reddine karar verilmiştir. Anılan gerekçeden de anlaşıldığı üzere, araç sürücüsünün alkollü olduğu mahkemenin de kabulündedir. Mahkemece salt 106 promile ilişkin ölçümün geçerli bir ölçüm olmadığından cihetle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Şöyle ki, yukarıda ayrıntılı anlatıldığı üzere yerleşmiş içtihatlara göre; rücu şartlarının gerçekleşebilmesi için alkol miktarının belli bir oranın üzerinde olması gibi soyut ifade kabul edilmemiş, aksine her durumun, her somut olayın, yol durumunun, olayın oluş şekline göre, kazanın münhasıran alkolün etkisi ile gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Bu nedenledir ki davaya konu kazada araç sürücüsünün kaç promil alkollü olduğunun sonuca etkisi yoktur. Önemli olan sürücünün alkollü olup olmadığı ve olayın oluş şekline göre kazanın gerçekleşmesinde salt alkolün etkisi olup olmadığının belirlenmesidir. Bu nedenle mahkemenin, promil ölçümüne ilişkin cihazın gerekli kalibrasyon ölçümlerinin yapılmamış olduğu kabul edilerek davanın ispatlanamadığı gerekçesi ile reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.”(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/4489 E.  ,  2020/4293 K.)

3 Defa Alkollü Araç Kullanmanın Cezası Nedir ?

Trafik güvenliğinin üçüncü kez alkollü olarak tehlikeye atılması halinde, Trafik Kanunu Md. 48/5 uyarınca 2022 yılı için 3675 TL idari para cezası verilecektir. Ek olarak sürücünün ehliyetine 5 yıl el konulur ve sürücüye 6 aydan az olmamak üzere hapis cezası verilir.

Alkollü Bisiklet Kullanmanın Cezası Var mıdır ?

Alkollü olarak normal bisiklete binmek yasal değildir. Bu halde sürüldüğü takdirde kişiye idari para cezası uygulanır. Ancak ehliyeti ile konunun bir bağlantısı bulunmamaktadır. Yani B sınıfı ehliyetine, alkollü bisiklet sürmekten hareketle el konulması mümkün değildir. Danıştay’ın buna dair kararları mevcuttur. Ancak durum elektrikli bisikletlerde farklıdır. Zira elektirikli bisikletler, motorlu taşıt kapsamında olup motor hacmine göre ehliyete tabi olmaktadır. Ehliyet gerektiren bir elektrikli bisikletin alkollü olarak kullanılması haline hem idari para cezası hem de ehliyete el koyma yaptırımı gerçekleşecektir.

Alkolden Dolayı Ehliyetine El Konan Sürücü Nereye İtiraz Etmelidir ?

Sürücünün cezanın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurma imkanı bulunmaktadır. Keza idari yaptırım kararı verilmişse bunun içinde 60 gün dahilinde yazılı olarak başvuru yapılması gerekmektedir.

Alkollü Araç Kullanmaktan Kaynaklı Cezalarda İndirim İmkanı Var mıdır ?

Para cezaları, 15 gün zarfında ödendiği takdirde yüzde 25 indirime tabidir. Keza Vergi Dairesine yapılacak başvuru ile taksitlendirilme talep etmek de mümkündür.

Kesilen Para Cezalarının Tahsili Nasıldır ?

Kesilen para cezası 30 gün içerisinde ödenmezse işleyen faizle beraber, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun hükümleri uyarınca icra daireleri vasıtasıyla ilgiliden tahsil edilecektir.

Alkolden Kaynaklı Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu Mağdur veya Katılanın Şikayetine Tabi midir ?

Mezkur suçlar re’sen araştırılma ilkesi uyarınca kolluk ve savcılık tarafından, ilgilinin şikayeti aranmaksızın soruşturulmaya başlanır. Buna göre şikayet edilmemesi veya geri alınmaması halinde de soruşturmaya devam olunur. Sonuç olarak korunan ilk hukuki değer, bireyin can ve mal değeridir. Ek olarak halkın da can ve mal güvenliği ile huzurunun korunması ve karayollarının güvenilirliğinin temin edilmesi gayesi de söz konusudur.

Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçunun Yaptırımı Nedir ?

Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olmasına rağmen araç kullanan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaktadır.

Bu yazımızda, sizlere alkollü araç kullanma ve buna bağlı olarak trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan bahsettik. Makale ile alakalı sorularınız için bizimle yorumlar kısmından iletişime geçebilirsiniz…

GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ NEDİR?

gürültü şikayet

 

Gürültü kirliliği günümüz toplumsal hayatının en önemli sorunlarından biridir. Gürültüye neden olma suçu ise bu sorunun yargısal boyutunu ifade etmektedir. Bu suç, gürültünün kirlilik haline gelmesiyle başlar. Korunan değer kişinin sükunet hakkının ihlali ve korunmasıdır. Gürültüye neden olma suçu ile alakalı sorularınızı, yorumlar kısmından iletebilirsiniz.

Gürültü Kirliliği Nedir?

Gürültü kirliliği, seslerin olağanın dışında yüksek şiddette, karışık ve yoğun olarak gelmesi durumudur. Bu durum normal seslerin aksine rahatsızlık vermekle beraber sağlığın olumsuz etkilenmesine de neden olmaktadır. İşte devamlı olarak böylesi bir halin varlığı, gürültü kirliliği anlamına gelmektedir.

Gürültü Kirliliği Hangi Aşamada Suç Teşkil Eder?

Bir gürültünün suç teşkil edebilmesi ve yargıya intikal edebilmesi için ilgili mevzuatlarda belirlenen desibel düzeylerinin aşılmış olması, gürültünün devamlılık göstermesi ve sağlığa zarar verme tehlikesi bulunması gibi hallerin varlığı gerekmektedir.

Gürültü Suçu ile Kabahati Arasındaki Farklar Nelerdir?

Gürültüye neden olma suçunun oluşabilmesi için eylemin bir kimsenin sağlığının zarar görmesine elverişli ve sürekli olması gerekmektedir. Yani kornaya gereksiz yere basmak, kuru sıkı silah patlatmak gibi kısa süreli eylemler gürültüye neden olma suçunu değil, gürültü kabahatini oluşturacaktır. Bu durum TCK kapsamında olmayıp, Kabahatler Kanunu kapsamındadır. Ve ilgili mevzuat uyarınca idari para cezasına tabidir.

Bir başka ifade ile, 5326 sayılı Kanun’un 36. maddesinde, başkalarının huzur ve sükununa zarar verecek şekilde gürültüye neden olan kişinin gürültü kabahati sebebiyle cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır. Çevresel gürültünün kaynağı, sırf huzur ve sükunu bozma amacına yönelmemiş yahut bir kimsenin sağlığının zarar görmesine elverişli olmayacak boyutta ise 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 36. maddesindeki kabahat eyleminden ötürü işlem yapılacağı içtihatlarda belirlenmiştir.

Ses Kirliliği Hangi Suçların Kapsamına Girmektedir?

Ses kirliliği, temel olarak TCK m.183 de düzenlenen gürültüye neden olma suçuna sebebiyet verse de, olayda unsurların oluşması halinde, TCK m.123 de yer alan huzur ve sükunu bozma suçuna da sebebiyet verebilir. Nitekim örnek bir Yargıtay Kararı ses kirliliğinin TCK m.123 kapsamını şöyle açıklamaktadır:

TCK’nın 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu genel ve tamamlayıcı nitelikte bir suç olup, bu suçun oluşması için eylemin Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanmamış olması gerekmektedir. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu ile korunan hukuki yarar kişi özgürlüğünün korunması ve bireyin, psikolojik ve ruhsal bakımdan rahatsız edilmemesi ve yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için, kanun metninde yazılı bulunan telefon etme, gürültü yapma yada aynı maksatla, hukuka aykırı bir davranışta bulunulması eylemlerinin bir kez yapmasının yeterli olmadığı, eylemin ısrarla tekrarlanması, süreklilik arz etmesi ve sırf kişilerin huzur ve sükununu bozma saiki ile işlenmesi gerekmektedir.” (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/8881 Esas , 2020/16640 Karar, 17.11.2020 Tarih)

Gürültüye Neden Olma Suçunun Cezası Nedir?

Başkasının sağlığına zarar verecek şekilde gürültü yapan kişiye, Türk Ceza Kanunu m.183 gereğince, iki aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir.

Gürültü Kirliliği Şikayeti Nereye Yapılır?

Gürültü şikayeti karakola veya savcılığa yapılmaktadır.

Gürültü Yapan Komşum Olması Durumunda Nasıl Bir Yol İzlemeliyim?

Gürültü şikayetinde, ilk aşamada kolluk kuvvetleri aranarak haberdar edilmesi ve durumun tutanak altına alınması yerinde olacaktır. Doğrudan savcılığa suç duyurusunda bulunularak yargı sürecinin başlatılması da mümkündür.

Gürültü Kirliliğinin Suç Kapsamında Olup Olmadığı Nasıl Tespit Edilir?

Gürültüye neden olma suçunda, ses düzeyinin suç teşkil edip etmediğinin belirlenmesi bilirkişi marifetiyle sağlanmaktadır. Aksi halde yeterli inceleme yapılmadığından verilen hükmün bozulması gündeme gelebilir.

Gürültü Kirliliği Suçu Şikayete Tabi midir?

Gürültüye neden olma suçu, takibi şikayete bağlı suçlardan değildir. Dolayısıyla şikayet olmasa dahi soruşturulur ve şikayetin geri alınması bir etki doğurmaz.

Gürültü Kirliliği Suçunun Faili Kimdir?

Gürültüye neden olma suçunun faili, herkes olabilir. Belli bir nitelik gerekmez. Anılan suçun mağduru ise gürültünün yapıldığı ve duyulduğu yerde yaşayan herkestir.

Gürültüye Neden Olma Suçu Taksirle İşlenebilir mi?

Bu suç yalnız kast ile işlenebilen bir suçtur. Dolayısıyla taksirle işlenmesi bu suçu oluşturmayacaktır. Buradaki kast unsuru doğrudan olabileceği gibi olası kast da olabilir.

Gürültüye Neden Olma Suçunda Zincirleme Suç Hükümleri Uygulanabilir Mi?

Suçun zincirleme olarak işlenmesi de mümkün olup verilecek ceza dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır.

Gürültü Kirliliği Suçu Zamanaşımına Tabi Midir?

Gürültüye neden olma suçu 8 yıllık zamanaşımına tabidir. Sürenin dolması halinde, soruşturma şartları gerçekleşmemiş olacağından savcılık takipsizlik kararı verecektir. Son hareketin üzerinden 8 yılın geçmesine rağmen şayet bir şekilde soruşturma başladı ise bu durum anlaşıldığı takdirde dava düşürülecektir.

İlgili Yargıtay Kararları

“TCK’nın 183’teki suç somut tehlike suçudur. Suçun oluşması için gürültüye maruz kalan kişinin sağlığının bozulması gerekmez, gürültünün insan sağlığını tehlikeye düşürmeye elverişli olması yeterlidir. Ölçülen gürültü düzeyinin insan sağlığının zarar görmesine elverişli olup olmadığının bilimsel ölçütlere göre değerlendirilmesi için odyoloji uzmanı bulunan kurula dosya tevdi edilerek, somut olayda gürültünün, insan sağlığının zarar görmesine elverişli olup olmadığı yönünde rapor alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, yasal olmayan ve yetersiz gerekçeyle beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı ve katılan … vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmekle, tebliğnamedeki isteme aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA…” (4. Ceza Dairesi, 2021/9425 E., 2022/21118 K.)                                                         

Gürültü Kirliliğinin hukuki boyutunu, bu yazımızda sizler için işledik. Sorularınız için, yorumlar kısmından bizlerle iletişime geçebilirsiniz…

ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASI NEDİR?

Özel Usulsüzlük Cezası İndirim

 

Özel usulsüzlük cezası, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda bulunan idari vergi cezası türlerinden biridir. İlgili Kanun’un 352. maddesi genel usulsüzlük cezalarını, 353 ve devamı maddeleri ise daha ağır yaptırımlar öngörülmüş olan özel usulsüzlük cezalarını düzenlemektedir. Türk Vergi Hukuku sistemi yükümlünün beyanı esasına dayanmaktadır. Vergi yükümlüsünün beyanda bulunma yükümlülüğünü yerine getirmesi üzerine, idarece tahakkuk ettirilecek vergi miktarının tahsili ile süreç sonlanmaktadır. Söz konusu süreç içerisinde gündeme gelecek vergi mevzuatına aykırı fiiller kanun koyucu tarafından yaptırıma bağlanmıştır. Özel usulsüzlük cezası ile ilgili sıkça sorulan soruların cevapları bu makalemizde belirtilmiştir. Konu hakkında ek sorularınızın bulunması halinde sayfanın alt kısmından sorularınızı bize iletebilirsiniz.

Cezanın Hukuki Niteliği Nedir?

Özel usulsüzlük cezasını gerektiren haller çok çeşitlidir ve her birinin hukuki niteliği farklıdır. Bir hal vergi kabahati niteliğinde iken, bir diğer hal vergi suçu teşkil edebilmektedir. Fatura, serbest meslek makbuzu gibi belgelerin verilmemesi bir vergi kabahati niteliğindeyken, bu belgelerin ihtiva ettiği tutarların gerçek tutarlarla örtüşmemesi suç teşkil eder. Söz konusu ayrım öngörülen yaptırımın idari para cezası mı yoksa ceza ve güvenlik tedbiri mi olacağı, ilgili fiilin adli sicile işlenip işlenmeyeceği gibi hususlarda rol oynar.

Özel Usulsüzlük Cezası Nedenleri Nelerdir?

Vergi Usul Kanunu ve sair mevzuat gereği özel usulsüzlük cezası kesilmesini gerektiren başlıca haller şunlardır;

  • Fatura, serbest meslek makbuzu gibi belgelerin verilmemesi, alınmaması yahut bu belgelerin gerçek tutar ile örtüşmeyecek şekilde düzenlenmesi

Bu halde söz konusu belgelere yazılması gereken miktarın veya miktar farkının %10’u kadar ceza kesilmektedir. Kanun koyucu bu hükümle, her türlü kazancın kayıtlara girmesini temin etmiştir. Söz gelimi faturaya 100.000 TL yazılması gerekirken 50.000 TL yazılmışsa, ilgili vergi yükümlüsüne 5.000 TL ceza kesilecektir. Her bir belge için kesilecek ceza 1.000 TL’yi aşamaz.

  • Perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihazla verilen fiş, giriş ve yolcu taşıma bileti, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, yolcu listesi, günlük müşteri listesi düzenlenmemesi yahut usule aykırı düzenlenmesi

Maliye Bakanlığı tarafından düzenleme zorunluluğu getirilen bu belgelerin hiç düzenlenmemesi, usule aykırı düzenlenmesi, maddi gerçeğe aykırı düzenlenmesi, belge asılları ve örneklerinin farklı meblağlar içermesi, elektronik belge şeklinde düzenlenmesi gerekirken kağıt olarak düzenlenmesi halinde özel usulsüzlük cezası gündeme gelecektir. Her bir belge için 1.000 TL ceza kesilecek olup, bir takvim yılı içerisinde kesilebilecek maksimum ceza miktarı 500.000 TL’dir.

  • Son tüketicilere kesilecek özel usulsüzlük cezası

Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, serbest meslek erbapları, kazançları basit usulde tespit edilen tacirler, defter tutma yükümlüsü olan çiftçiler, vergiden muaf esnaflar dışındaki kişilerin fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu, perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihaz fişi ve giriş ve yolcu taşıma biletlerini almadıklarının tespiti halinde özel usulsüzlük cezası gündeme gelir. Bu halde kesilecek ceza her bir belge için 200 TL’dir. Vergi incelemesine yetkili olanlar tarafından belge alınmadığına ilişkin tespit yapılmadıkça bu ceza kesilemez.

  • Defter ve kayıtların ibraz edilmemesi ve vergi levhasının alınmaması

Günlük kasa defteri ile perakende satış ve hasılat defterinin, Maliye Bakanlığı’nca özel olarak tutma ve kayıt mecburiyeti getirilen defterlerinin işyerinde bulundurulmaması, bu defterlere düşülmesi gereken kayıtların düşülmemesi, yoklama ve inceleme yetkililerini defterlerin ibraz edilmemesi halleri ile vergi levhası bulundurma ve asma mecburiyetinde olanların bu yükümlülüğüne uymaması halinde özel usulsüzlük cezası gündeme gelir. Bu halde her bir tespit bakımından 500 TL ceza kesilir. Muhasebe standartlarına ve tek düzen hesap planına uymama Kanunen belirlenen muhasebe standartlarına, tek düzen hesap planına ve mali tablolara ilişkin usul ve esaslara, muhasebeye ilişkin programların üretilmesi ve kullanılmasına ilişkin esaslara uymayanlara 12.000 TL özel usulsüzlük cezası kesilir.

  • Vergi numarası kullanarak işlem yapma zorunluluğuna uyulmaması

Söz konusu zorunluluk Bakanlıkça belirlenen kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek kişilere yüklenmiş olup vergi numarası kullanmadan yapılan her bir işlem için 600 TL ceza kesilir.

  • Vergi kimlik numarası kullanma zorunluluğu bulunan kuruluşların yaptıkları işleme ilişkin bildirimleri gereği gibi yerine getirmemesi

Bu halde kesilecek cezanın miktarı 2.500 TL’dir.

  • Belge basımıyla ilgili matbaacıların bildirim görevini yerine getirmemesi

Belge basımıyla ilgili bildirim görevini, ilgili süre zarfında hiç veya gereği gibi yerine getirmeyen matbaa işletmecilerine özel usulsüzlük cezası kesilir. Bu halde söz konusu matbaa işletmecilerine 1.900 TL ceza kesilecektir.

  • Elektronik ortamda belge düzenlenmesi zorunluluğuna uyulmaması

Vergi Usul Kanunu 8. maddesine dayanarak Maliye Bakanlığı’nca çıkarılan 509 sıra numaralı Genel Tebliğ uyarınca ilgili yükümlülerin elektronik belge düzenleme ve verme zorunluluğuna uymaması halinde özel usulsüzlük cezası gündeme gelir.

İlgili tebliğ uyarınca avukat, mühendis, mimar gibi meslek grupları serbest meslek makbuzlarını; bankalar dekont belgesini; sigorta, emeklilik ve reasürans şirketleri her türlü belgeyi; yetkili kurumlar döviz alım satım işlemlerini; EPDK’dan akaryakıt sektörü için lisans alan kurumlar her türlü belgeyi; hal kayıt sistemi uyarınca sebze meyve ticaretiyle uğraşan tüccar ve komisyoncular her türlü belgeyi elektronik ortamda düzenleyip vermelidir.

Özel Usulsüzlük Cezasında İndirim Mümkün Müdür?

Özel usulsüzlük cezasında indirim, Vergi Usul Kanunu 376. maddesinde düzenlenmiştir. Şayet vergi mükellefi veya sorumlusu kesilen özel usulsüzlük cezasının yarısını, ilgili ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren 30 gün içinde ilgili vergi dairesine başvurarak vadesinde veya 6183 sayılı Kanun’da öngörülen türden teminat gösterip vadenin bitmesinden 3 ay içinde ödeyeceğini bildirirse kesilen cezanın yarısı indirilecektir.

Özel Usulsüzlük Cezasında Uzlaşma Yapılabilir Mi?

Vergi mükellefleri ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde uzlaşma komisyonuna başvurabilir. Uzlaşma olması halinde, şayet mükellef uzlaşılan usulsüzlük cezasının %75’ini ödeme süreleri içinde öderse, üzerinde uzlaşılan cezanın %25’i indirilir.

Ceza Hakkında İptal Davası Açılabilir Mi?

Özel usulsüzlük cezası hakkındaki ceza ihbarnamesinin mükellefe tebliğinden itibaren 30 gün içinde vergi mahkemesinde iptal davası açmak mümkündür. Söz konusu iptal davasından önce, kesilen özel usulsüzlük cezasını düzeltme yoluna başvurulabilir. Düzeltme yetkisi, vergi dairesi müdürüne aittir. Düzeltme başvurusunun yapılmasından sürecin sonlanmasına kadar iptal davası açmak için öngörülmüş olan 30 günlük süre işlemez.

Şayet mükellef uzlaşma yoluna gitmişse, uzlaşma sağlanamadığı takdirde iptal davası açmak mümkündür. İptal davası açıldıktan sonra, aynı ceza için uzlaşma başvurusu yapılmışsa, uzlaşma talebi sonuçlanmadan önce vergi mahkemesi davayı incelemez. Her nasılsa uzlaşma başvurusuna rağmen vergi mahkemesi iptal davası hakkında karar vermişse, ilgili karar hükümsüzdür. Uzlaşma süreci sebebiyle iptal davası için öngörülen süre bitmiş veya 15 günden az kalmış ise, ceza muhatabı 15 günlük ek süre içinde iptal davası açabilir.

Özel Usulsüzlük Cezası ve Vergi Zıyaı Cezası Birlikte Verilebilir Mi?

Şayet bir fiil hem Vergi Usul Kanunu 353. madde kapsamında olması sebebiyle özel usulsüzlük cezasını gerektiriyor, hem de vergi zıyaı kapsamında bulunuyorsa hem vergi zıyaı cezası hem de özel usulsüzlük cezası ayrı ayrı kesilecektir. Bununla birlikte özel usulsüzlük cezası kesilmesini gerektiren fiil Vergi Usul Kanunu 353. maddesi dışında farklı bir hukuki kaynakta bulunuyorsa VUK 336 hükmü uygulanacak ve sadece miktar olarak ağır olan ceza kesilecektir.

Özel Usulsüzlük Cezası Zamanaşımı Süresi Ne Kadardır?

Usulsüzlüğün yapıldığı yılı takip eden yılın birinci gününden itibaren 5 yıl geçmekle birlikte ceza zamanaşımına uğrar.

Özel usulsüzlük cezası hakkında makalemizde cevabını bulamadığınız soruları aşağıdaki form aracılığıyla büromuza iletebilirsiniz.

GÜMRÜK DAVASI NASIL AÇILIR?

gümrük cezasının iptali

 

Gümrük davası, kendine özgü işlem, kullanım, teşkilat ve terminolojiye sahip teknik bir hukuk alanıdır. Gümrük mevzuatı, kanunlar, yönetmelikler, genelgeler, özelgeler, sirkülerler, tebliğler vb. çok geniş düzenlemelerden oluşmaktadır. Resmi Gazete’de sıklıkla gümrük mevzuatında değişiklik yapan veya yenilik getiren bir düzenlemeye rastlamak mümkündür. Gümrük mevzuatındaki bu değişimin takip edilip yorumlanması bile teknik ve uzmanlaşmış bir çalışmayı gerektirmektedir. Bu nedenle gümrük cezasının iptali için dava açmak isteyen bir kişinin alanında uzman bir gümrük avukatından destek alması zaruridir. Gümrük davaları hakkında yazımızda cevabını bulamadığınız soruları sayfanın en altından büromuza iletebilirsiniz.

Gümrük Vergisine İtiraz Nasıl Yapılır?

Gümrük vergilerine, gümrük cezalarına ve idari para cezasına karşı kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde itiraz edilebilir. İtiraz başvurusu bir üst makama ya da üst makam bulunmaması halinde kararı veren makama sunulan dilekçeyle yapılır. İtirazın yanlış makama yapılması halinde yetkililer tarafından doğru makama ulaştırılır. İtiraz dilekçesi posta yoluyla kuruma ulaştırılabileceği gibi doğrudan kuruma da sunulabilir. İtiraz tarihi iadeli taahhütlü olarak gönderilen dilekçeler için postaya verildiği tarih olarak kabul edilir.

Gümrük Cezasına İtirazlar Hakkında Ne Kadar Sürede Karar Verilir?

Gümrük cezasına itirazlar hakkında 30 gün içerisinde karar verilmesi ve itirazda bulunan kişiye tebliğ edilmesi gerekmektedir.

Gümrük Beyannamesine İhtirazi Kayıt Konulmaması Durumunda Dava Açılabilir Mi?

Gümrük Kanunu’nun 245/1. maddesinde yükümlülerin kendi beyanları doğrultusunda hesaplanan gümrük vergilerine itiraz edemeyecekleri şeklinde bir düzenleme mevcutken bu fıkra, 2009 yılında yürürlükten kaldırılmıştır. Günümüzde gümrük hukukunda yükümlülerin beyanı üzerine tahakkuk edilen vergilere itiraz edilebilmesi için beyannameye ihtirazi kayıt konulması gerektiğine dair bir yasal düzenleme söz konusu değildir.

Gümrük Davası Açma Süresi Ne Kadardır?

Gümrük Kanunu’nda gümrük idaresince tahakkuk ettirilen vergilere karşı vergi mahkemesinde dava açılması için özel bir süreye yer verilmediğinden, dava açma süresi vergi mahkemelerine ilişkin genel süre olan 30 gündür. Gümrük vergileri dışındaki idarî kararlara karşı ise, dava açma süresi altmış gündür.

Gümrük Davası Hangi Mahkemede Açılır?

Gümrük Davaları belirli istisnalar dışında vergi mahkemelerinde açılmaktadır. Gümrük idarelerinin vergilendirme dışı kararları için ise idare mahkemelerine başvurulmalıdır. Gümrük davalarında yetkili mahkeme ise gümrük idaresinin bulunduğu yer mahkemesidir.

 Gümrük Davası Kime Karşı Açılır?

Gümrük müdürlükleri ve mal müdürlükleri tüzel kişilikleri ve devlet tüzel kişiliğini temsil etme yetkileri bulunmamasına rağmen, vergi konularıyla sınırlı olmak kaydıyla belli davalar bakımından husumet ehliyetine sahiptirler. Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 464/2 hükmüne göre Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlükleri, Gümrük Müdürlükleri, İşletme Müdürlükleri ve Gümrük Muhafaza Kaçakçılık ve İstihbarat Müdürlükleri tarafından yapılan işlemlere karşı açılacak davalar, işlemi yapan müdürlüğe karşı ikame edilecektir.

Birden Çok Gümrük Beyannamesine Karşı Tek Dava Açılabilir Mi?

Gümrük işlemlerinde kural olarak her beyanname için ayrı karar alınmakta, buna bağlı olarak iade talepleri de ayrı değerlendirilmektedir. Gümrük beyannamesi kapsamında ithal edilen bir eşya için yapılan ek tahakkuk ve buna bağlı olarak kesilen idari para cezasına ilişkin kararlar ayrı ayrı itiraz denetimine tâbi tutulsa da aralarında hukuki yönden bağlılık olması sebebiyle bu işlemlerin tek bir dilekçe ile dava konusu edilebilmesi mümkündür.

Gümrük Davasında Yürütmenin Durdurulması Kararı Verilir Mi?

Gümrük vergilerinin tahakkukuna ve ceza kesilmesine ilişkin işlemlerin dava konusu edilmesi halinde yürütme kendiliğinden durmaktadır. Dolayısıyla mahkemece ayrıca bir yürütmenin durdurulması kararı verilmesine gerek olmaksızın vergi ve cezaların tahsiline yönelik işlemler durdurulmaktadır.

Gümrük idari birimleri tarafından verilen kararlar ile ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan tahakkuk işlemleri açısından ise itiraz ya da yargı yoluna başvurulması kendiliğinden yürütmeyi durdurucu bir etkiye sahip değildir. Bu nedenle beyan üzerine tahakkuk işleminin ve diğer idari kararların dava konusu edilmesi halinde, işlemin idare tarafından uygulanmaması isteniyor ise, mahkemeden yürütmenin durdurulması yönünde bir karar alınması gerekecektir.

Vergi Dairesine Ödenmesi Gereken Tutarın Gümrük Beyannamesinde Gösterilmesi Halinde İptali Mümkün Müdür?

İdarelerin kendi yetki alanına girmeyen konularda işlem tesis etmesi durumunda yetki unsurunda eksiklik nedeniyle yapılan işlemin iptali mümkündür. Bu kapsamda ithal edilen bir üründen alınan katma değer vergisinin matrahına girmesi gereken unsurların, eşyanın serbest dolaşıma girişinden sonra belli olması ya da başka bir sebeple vergi dairelerine beyan edilmesi durumunda vergi dairesinin yapacağı işlemlerde konu yönünden yetkisizliği söz konusu olmaktadır. Tam aksine ithal edilen bir üründen alınan katma değer vergisinin vergi idaresine ödenmesinin gerektiği belli tür eşya ya da sektöre özgü durumlarda beyanın gümrük idaresine yapılması ve verginin gümrük idaresi tarafından tahsil edilmesi durumunda da konu yönünden yetkisizlik nedeniyle yapılan işlemlerin iptal edilmesi gerekmektedir.

Gerekçesiz Olarak Verilen Gümrük Cezaları İptal Edilebilir Mi?

Gümrük Kanunu’nun 6/3 hükmü uyarınca, gümrük idareleri tarafından gerek başvuruların reddine ve gerekse muhatabı kişinin aleyhine olarak verilen yazılı kararların, itiraz yolu açık olmak üzere gerekçeli olarak alınacağı ve bu hususların kararda belirtileceğine ilişkin düzenleme yapılmıştır. Bu nedenle gerekçe, gümrük idaresinin aldığı karar metninin bir parçasını oluşturmaktadır. Bu şekilde idare aynı zamanda kararın sebep unsuru ile ilgili olarak da muhatabına bilgi vermiş olmaktadır. Gerekçesiz olarak verilen bir gümrük cezası işlemi şekil yönünden sakat kılacağından cezanın iptali mümkündür.

Gümrük Cezası Verilirken Takdir Yetkisinin Yanlış Kullanılması Halinde İptali Mümkün Müdür?

Gümrük idaresinin ceza tesis ederken kanunda belirtilen somut hususlara dayanması ve özellikle cezanın miktarını tayin ederken kanunda belirtilen sınırlamalara uygun olarak işlem yapması gerekmektedir. Takdir yetkisinin kullanılmasında kamu yararının ve hizmetin gereklerinin göz önünde bulundurulmaması işlemi sebep unsuru yönünden sakatlamaktadır.

Gümrük Vergisi Zamanaşımı Süresi Ne Kadardır?

Gümrük vergisinin hiç alınmaması, eksik alınması ya da tebliğ edilemediği durumlarda, gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren üç yıl içerisinde yükümlüye tebligat yapılması gerekmektedir. Gümrük vergilerinin bu süre içerisinde tebliğ edilmeyerek tahakkuk zamanaşımına uğraması durumunda artık verginin tahakkuk ettirilip tebliğ edilmesi mümkün değildir. Yükümlülüğü doğuran olayla ilgili dava açılması halinde zamanaşımı süresi durur. Gümrük vergisine konu olayla ilgili ceza davasının açılması halinde Türk Ceza Kanunu’ndaki dava ve ceza zamanaşımı süreleri uygulanacaktır.

Gümrük Davalarında İspat Yükü Kimdedir?

Gümrük idareleri gümrük borcunu doğuran olayı ispat etme yükü altındadır. Gümrük yükümlüsü ise, şekli ya da maddi anlamda vergi yükünü ortadan kaldıran veya azaltan olayların varlığını ispat etmekle yükümlüdür. Bu doğrultuda gümrük idarelerince gerçekleştirilen ek tahakkuk işlemi bakımından ispat yükü kural olarak gümrük idaresindedir.

Gümrük Davalarında Verilen Kararlar Ne Sürede Uygulanır?

Yargı kararları idari mercilerce en kısa sürede yerine getirilmeli ve gecikmeksizin karar doğrultusunda işlem yapılmalıdır. Bu sürenin üst sınırı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda otuz gün olarak düzenlenmiştir. Otuz günlük süre içerisinde gümrük idaresi tarafından kararın gereklerine göre işlem yapılmaması veya eylemde bulunulmaması durumunda ilgili kişilerin uğradıkları zararların idare tarafından karşılanması gerekmektedir. Zira yargı kararlarının yerine getirilmemesi ağır hizmet kusuru sayılmakta ve tam yargı davasına konu olabilmektedir.

Gümrük idaresi tarafından tesis edilen hukuka aykırı işlemlere, ceza ve kabahatlere ya da tahakkuk ettirilen vergilere karşı gümrük davası açılabilmesi makalemizde belirttiğimiz usul ve esaslar doğrultusunda mümkündür. Makalemizde cevabını bulamadığınız soruları aşağıdaki form aracılığıyla büromuza iletebilirsiniz.