Haksız rekabet, ticari hayat içerisinde bulunan dürüstlük kurallarına ve hukuka aykırı davranışlarda bulunulmasıdır. Ticari hayatın içerisinde bulunanlar sadece rakip firmalar olarak anlaşılmamalıdır. Kanunun yapmış olduğu tanıma dayanarak haksız rekabet fiilinden dolayı taraf olabilecekler arasında tüketiciler ve kamu da bulunmaktadır. Kurumsal yönetim ile ilgili bilgi almak için bu konudaki makalemizi inceleyebilirsiniz.
TTK 54.2’de belirtildiği üzere rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırılık oluşturan davranış ve ticari uygulamalarda bulunmak haksız rekabete konu fiilinin oluşması için şart olarak aranmıştır. Fiilin oluşumu için kusurlu bir harekette bulunmak şart değildir. Kusurun önemi bu fiil sonucu açılacak davalar bakımından önem taşımaktadır.
Haksız rekabet halleri Türk Ticaret Kanunu’nun 55. Maddesinde örnekseme yoluyla sayılmıştır. Dolayısıyla maddede geçen fiillerden başkaca bir fiil ile de işlenmesi mümkündür. Başlıca haksız rekabet halleri şunlardır:
Haksız rekabet fiilinin gerçekleştirilmesi sonucu haksız rekabete uğrayan kişilerin açabileceği hukuk davaları Türk Ticaret Kanunu 56.1’de düzenlenmiştir. Bu davalar şunlardır:
Yukarıda açıklanan davlarda davayı kazanan tarafın istemi üzerine kesinleşen mahkeme kararı giderleri kaybeden tarafa ait olmak kaydıyla ilân edilebilir. Mahkeme kendiliğinden hükmün ilânına karar veremez. İlânın şekil ve kapsamı mahkemenin takdir alanı içerisindedir.
Davacı sıfatına sahip olabilecek olan kişiler şunlardır:
Haksız rekabet fiilinden dolayı davacı sıfatına sahip olan kimselerin dava haklarını bu hakkın doğduğunu öğrendikleri günden itibaren bir ve her halde hakkın doğumundan itibaren üç yıl içerisinde kullanmaları gerekir. Zaman aşımı, fiil birden çok kez işlendi ise son işlenme tarihinden itibaren işlemeye başlar.
“Davacı vekili, müvekkilinin Alanya’da 1967 yılından beri turizm sektöründe faaliyette bulunduğunu, 46 yılı aşkın zamandır “Panorama Hotel” markası ile hizmet sunduğunu, müvekkiline ait ”Panorama Hotel” markasının tescilli olduğunu, davalının ise kötü niyetli olarak ”Thepanoramahill” markasını aynı hizmetlerde 2011 yılında tescil ettirdiğini, iltibas halinin doğduğunu, davalı eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek davalı şirket adına tescilli 2011/109700 sayılı “THEPANORAMAHİLL” ibareli markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine karar Dairemizce bozulmuştur.
Bu kez, davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.” Yargıtay 11. Hukuk D. 2018/987 E. 2019/5645 K.
“Davacı vekili, müvekkilinin 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası maçlarının yayın hakkını UEFA’dan satın aldığını, buna göre müvekkilinin Avrupa Futbol Müsabakalarının Türkiye’de televizyondan yayın hakları hususunda münhasıran yetkili kılındığını, FSEK 80. maddesi uyarınca yayının mali hakları üzerinde bağlantılı hak sahibi olduğunu, davalı şirketin ise iki ayrı televizyon kanalında izinsiz olarak 21.06.2008 tarihindeki ana haber bülteninde Türkiye-Hırvatistan çeyrek final futbol maçına ait görüntüleri yayınladığını, Türkiye-Hırvatistan çeyrek final maçının ülkemizde Avrupa Şampiyonası maçları içerisinde en çok izlenen maçlardan biri olduğunu, davalının hukuka aykırı eyleminin TTK’nın 56. maddesine göre haksız rekabet oluşturduğunu, davalı tarafından yayın için müvekkiline 24.000 USD ödendiğini, oysa rayiç bedelin 150.000 USD olduğunu ileri sürerek, şimdilik 45.000 USD’nin temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak, 45.000 USD’nin davalıdan tahsiline dair verilen kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine karar Dairemizce onanmıştır.” Yargıtay 11. Hukuk D. 2018/530 E. 2019/5084 K.
“Davacı vekili; müvekkilinin “POLY-N” markasının sahibi olduğunu, “NZN” markasında da münhasır lisansla hak sahibi olduğunu, davalının haksız olarak bu markaları birleştirerek “POLY-NZN” şeklinde ürünlerinde kullandığını, davalının bu eyleminin haksız rekabet ve markaya tecavüzü olduğunu ileri sürerek haksız rekabetin tespitini ve önlenmesini, tecavüze konu ürünlerin toplanmasını, imha edilmesini, internetteki tecavüzlü kullanımın kaldırılmasını, 10.000 TL manevi tazminatın tahsilini ve kararın ilanını talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce onanmıştır.”
Yargıtay 11. Hukuk D. 2017/5396 E. 2019/5012 K.
Uzman çavuş sözleşme feshi, uzman çavuşların kendi isteği ile veya idare tarafından sözleşmenin sona…
İnanç sözleşmesi yasalarımızda açık bir şekilde düzenlenmemiştir. Ancak uygulamada ve öğretide "sözleşme özgürlüğü" ilkesi…
Bağışlamanın geri alınması, bağış yapan kişilerin sonradan yaptıkları işlemden pişman olmaları neticesinde başvurmak istedikleri…
İpotek kaldırma işleminin doğru bir şekilde gerçekleştirilmesi, hak kayıplarını önlemek açısından son derece önemlidir. Bu…
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, Türk Ceza Hukuku'nda büyük bir öneme sahiptir. Bu uygulama,…
Sigorta, yaşanma ihtimali olan tehlikeler ve riskler sonrası oluşacak maddi kayıplara karşı güvence altına alınmak…
Sitemizi en iyi şekilde kullanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Sitemize giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılmaktasınız.